Son Dakika
Yalvaç Devlet Hastanemize, geçtiğimiz Şubat ayında uzun yıllar sonra bir Göğüs Hastalıkları Uzmanı ataması yapılmış ve Dr. Alperen Koç, 26 Şubat 2025 tarihinden itibaren ilçemizde hizmet vermeye başlamıştı. Dr. Koç’un göreve başlamasından bu yana geçen yaklaşık 70 günde 704 farklı astım hastasının değerlendirildiği; tanı, tedavi ve bilgilendirmelerinin yapıldığı açıklandı.
“6 Mayıs Dünya Astım Günü” kapsamında, Yalvaç Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Alperen Koç, “ASTIM” hakkında vatandaşlarımızın farkındalık kazanmaları ve bilinçlenmeleri amacıyla önemli bilgileri bizlerle paylaştı.
Astımın en yaygın kronik bulaşıcı olmayan hastalıklardan biri olduğunu vurgulayan Dr. Koç, şu bilgileri verdi:
“Astım, hışıltı, nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışıklık hissi semptomları ve bu semptomların sıklığı ve şiddetinin ile karakterize zaman içinde değişken olması bir hastalıktır. Altta yatan farklı mekanizmalar ile farklı klinik tipleri olan heterojen bir hastalıktır. Klinik özellikleri, doğal seyri, patofizyolojisi ve tedavi yanıtı tipler arasında farklıdır.
Astım, 260 milyondan fazla insanı etkileyen ve her yıl dünya çapında 450.000’den fazla ölüme neden olan en yaygın kronik bulaşıcı olmayan hastalıklardan biridir. Bu ölümlerin çoğu önlenebilir niteliktedir. Düşük-orta gelirli ülkelerde, özellikle kortikosteroid içeren inhalerler olmak üzere, inhalasyon yoluyla kullanılan ilaçların bulunamaması veya yüksek maliyeti, küresel astım ölümlerinin % 96’sının bu ülkelerde meydana gelmesinin başlıca nedenleridir. Yüksek gelirli ülkelerde bile yüksek maliyetler, astımlı birçok kişinin temel solunum ilaçlarına erişiminin sınırlı olması anlamına gelebilir; bu da astımın yetersiz kontrol edilmesine ve önlenebilir astım ölümlerine yol açabilir.
Epidemiyolojik risk faktörlerine bakıldığında genetik ( anne babadan biri astım ise çocukta astım % 25, her ikisi de astım ise bu risk % 50, astımlı annenin çocuğunda astım riski sağlıklı anneye göre 3 kat, astımlı babaların çocuğunda sağlıklı babaya göre 2.5 kat artmaktadır) ve epigenetik mekanizmalar, obezite (hava yolu duvarı kalınlığını, solunum hızını, inspiratuar çabayı ve uyku apnesini tetikleyerek doğrudan akciğer mekaniklerini değiştirdiği bilinmektedir.), cinsiyet (çocuklukta astım erkeklerde daha sık, ergenlikte astım sıklığı kadınlarda giderek artarken erişkinlikte kadınlarda belirgin şekilde yüksek, menapoz döneminde ise sıklıkta bir azalma), alerjenler (atopi hem çocuklarda hem de ileri yaşlarda astım sıklığını arttırmaktadır.), mikroorganizmalar (hijyen hipotezi ne göre giderek hijyen koşullarındaki düzelmeye bağlı olarak alerjik hastalık sıklığının artmasını öngörmektedir, bu yüzden mikrobiyal ürünlere erken maruz kalmanın astım riskini azaltabileceğine dair görüşler ortaya çıkmıştır.), enfeksiyonlar (respiratuar sinsityal virüs (RSV) bronşiolitin %70’inden sorumludur ve ileri yaşlarda astım gelişme olasılığını belirgin artırmaktadır. Atipik bakteriler astım riskini ve astım atak ağırlığını artırabilir. Aspergillus yüksek allerjen yükü ile astımı ağırlaştırabilir.), meslek (dört yüzden fazla maddenin mesleksel astım ile ilişkisi tespit edilmiştir; bu yüzden hobiler dahil sistematik bir araştırma gerekmektedir.), sigara ve hava kirliliği sayılabilir.
Tanıda anamnez, fizik muayene, akciğer grafisi, eozinofil, spirometri, reverzibilite tesi(erken-geç), pef ölçümü, bronş provakasyon testi, ekshale nitrik oksit (FeNO), alerji testleri (deri prick testi, spesifik IgE, total IgE ) kullanılır.
Doğru tanı için; hışıltılı solunum, nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi solunumsal semptomların karakteristik seyrinin ve değişken hava akımı kısıtlanmasının gösterilmesi gereklidir. Astım semptomlarının zaman zaman ortaya çıkması ve hastalığa spesifik olmaması hastaların astım olduğu halde tanı alamamalarına neden olabilir.
Astım semptomları KOAH gibi başka patolojik durumlarla karıştırılarak yanlış tanılar konulmasına neden olabilir. Bazen de semptomlar yanlış değerlendirildiği için bireylere yanlış astım tanısı konulmaktadır. Astım aşırı tanısını azaltabilmek için tedavi başlanmadan objektif testler ile tanı mutlaka desteklenmelidir. Tanısal testlerin pozitif olması tanıyı destekler ancak negatif olması tanıyı dışlamaz.
Astım tedavisinin amacı hastalığın yakınmalarının kontrol altına alınması ve hastanın yaşamını normale en yakın şekilde devam ettirmesidir. Hastalığın ağırlığına uygun ilaç tedavilerinin verilmesi; hastanın, verilen tedavileri önerilen şekilde ve doğru teknikle uygulaması; astım tetikleyicilerinden uzak durulması; birlikte seyreden diğer hastalıkların da tedavi edilmesi ile astımın belirtileri kontrol altına alınabilmektedir.
Astım ilaçlarının büyük bir kısmı nefes alma yolu (inhalasyon) ile kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçları içeren cihazların (inhaler) önerilen şekilde ve doğru bir teknikle kullanılması tedavinin etkin yapılabilmesi için çok önemlidir. Yapılan araştırmalar, pek çok astımlı hastanın, sprey tipi veya kuru toz şeklindeki inhaler cihazını doğru teknikle kullanmadığını göstermiştir. Doğru uygulanmadığında, ilaç, akciğerlere yeterli miktarda ulaşamayacağı için tedavi de etkili olamayacaktır. Bu nedenle hastaların bu ilaçları nasıl kullanacaklarını bilmeleri, cihazları doğru kullanıp kullanmadıklarını her başvuruda hekime kontrol ettirmeleri çok önemlidir.
Görülme sıklığı ile neden olduğu engellilik ve ölümler, astım konusunda farkındalığın artırılmasının gerekliliğini ortaya koymuş olup bu bağlamda, her yıl, mayıs ayının ilk salı günü ‘Dünya Astım Günü’ olarak belirlenmiştir. Gün vesilesiyle dünyada ve ülkemizde astım farkındalığına yönelik etkinlikler gerçekleştirilmektedir.
Dünya Astım Günü 2025’i kutlamak için, Küresel Astım Girişimi (GINA) ” Herkes İçin İnhalasyon Tedavilerini Erişilebilir Hale Getirin “ temasını seçti. GINA, astımlı kişilerin hem altta yatan hastalığı kontrol etmek hem de atakları tedavi etmek için gerekli olan inhalasyon ilaçlarına erişebilmelerini sağlamanın gerekliliğini vurgulamaktadır.
Yalvaç Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları’nda göreve başladığımız günden itibaren toplamda 704 farklı astım hastası tarafımızca değerlendirilmiş; tanı, tedavi ve bilgilendirmeleri yapılmıştır. Astım sıklığının bölgede görece yoğun olmasında tarım ve hayvancılığın rolü olduğunu düşünmekteyiz. Hastanemiz göğüs hastalıkları olarak astım konusundaki yaklaşımımız öncelikle ‘’DOĞRU TANI’’ akabinde hastalarda astım ile ilgili ‘’FARKINDALIK’’ oluşturmak ve ‘’DOĞRU TEDAVİ’’ şeklindedir.”
Etiketler: 6 Mayıs » Astım Günü » Dr. Alperen Koç » Göğüs Hastalıkları Uzmanı » yalvaç devlet hastanesiYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER