logo

Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlerinin İstikrarsızlık Potansiyeli (6)

Dr.Öğr.Üyesi Bülent ÖZGÜL

(Geçen haftadan devam)

 

  1. MEVCUT CUMHURBAŞKANLIĞI ve MİLLETVEKİLİ SEÇİM SİSTEMİ ve İSTİKRARSIZLIK POTANSİYELİ

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen yeni bir sisteme geçildi ve anayasada seçim sistemiyle ilgili şu değişiklikler yapıldı:

– Türkiye Büyük Millet Meclisindeki koltuk sayısı 550’den 600’e yükseltildi.

– Milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e indirildi.

– Meclis seçimleri için süre dört yıldan beş yıla çıkarıldı. Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin beş yılda bir aynı gün yapılması kararlaştırıldı. Ayrıca cumhurbaşkanı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması durumunda ikinci oylama olması kabul edildi.

Milletvekili Seçim Kanunu’nda da, yapılan anayasa değişikliğiyle bağlantılı olarak değişiklikler yapıldı. İttifak sistemiyle partilerin bir ittifak çatısı altında seçime girmeleri, ittifakın toplam oyunun %10’u geçmesi halinde ittifaka giren tüm partilerin barajı geçmiş sayılacağı hükme bağlandı. Milletvekili dağılımında da ittifakların aldıkları oya göre d’Hondt hesaplaması yapılması, ittifakların kazandıkları milletvekilliği sayısının ittifak içindeki dağılımında da yine d’Hondt yönteminin kullanılması hükme bağlandı ve 2018 Milletvekili genel seçimlerinde bu şekilde uygulandı.

6 Nisan 2022 tarihinde Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişikli yapılmasına Dair Kanun ile yeni değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklere göre, seçim barajı %7’ye düşürülürken, bir önceki seçimde uygulanan ittifak sistemi ile ilgili önemli bir değişiklik gerçekleştirildi. Yapılan değişiklikle, ittifakın oylarının toplanarak milletvekili dağılımı yapılması uygulamasından vazgeçilerek, milletvekili dağılımında her partinin oyunun ayrı ayrı hesaplanması hükme bağlanmıştır. Yani, ittifak sistemi aslında ortadan kaldırılmıştır.

2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’na göre, mevcut milletvekili seçim sistemi şu şekilde düzenlenmiştir:

Seçim çevresinde siyasi partiler, ittifaklar ve bağımsız adayların elde edecekleri milletvekili sayısının hesabı:

Madde 34 – Bağımsız adaylar ve 33 üncü maddede yazılı oranı aşan siyasi partiler ile bu oranı aşan ittifakı oluşturan partilerin, bir seçim çevresinde elde edecekleri milletvekili sayısı aşağıdaki şekilde hesaplanır:

Seçime katılmış siyasi partilerin ve bağımsız adayların adları alt alta ve aldıkları geçerli oy sayıları da hizalarına yazılır. Siyasi partilerin oy sayıları, önce bire, sonra ikiye, sonra üçe…. ila o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bölünür. Elde edilen paylar ile bağımsız adayların aldıkları oylar ayrım yapılmaksızın en büyükten en küçüğe doğru sıralanır. Seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısı kadar bu payların sahibi olan siyasi partilere ve bağımsız adaylara rakamların büyüklük sırasına göre milletvekili tahsis olunur. Son kalan milletvekilliği için birbirine eşit rakamlar bulunduğu takdirde, bunlar arasında ad çekilmek suretiyle tahsis yapılır.”

Yani, milletvekili seçiminde %7 barajlı ve ittifaklı d’Hondt sistemi uygulanmaktadır. İttifaka giren partilerin oylarının ayrı ayrı hesaplanması düzenlemesi, 2018 seçimlerine göre, milletvekili dağılımının farklılaşmasına yol açabilecektir.

Diğer yandan, 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 4. maddesinde, seçim sistemi şu şekilde tarif edilmiştir:

“Seçim sistemi ve uygulanması

MADDE 4 – (Değişik: 25/4/2018-7140/4 md.)

(1) Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci Pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir.

(2) İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması hâlinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. Ancak ikame, geçici sonuçların ilânını takip eden gün saat 17.00’ye kadar yapılabilir.

(3) Oylamalara tek adayla gidilmesi hâlinde, oylama referandum şeklinde yapılır. Geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. Oylamada, adayın geçerli oyların salt çoğunluğunu alamaması hâlinde seçim yenilenir ve kesin sonuçların ilânından sonra gelen kırkbeşinci günü takip eden ilk Pazar günü sadece Cumhurbaşkanı seçimi yapılır.” (Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu)

Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde salt çoğunluk sistemi uygulanmaktadır. Yani, cumhurbaşkanı seçilebilmek için kullanılan oyların yarısından bir fazla (%50+1) oy almanız gerekiyor. Bunu ilk turda temin eden bir aday çıkmazsa, ikinci tura kalan iki adaydan bir tanesi, salt çoğunluğu alarak seçimi kazanmış oluyor. Milletvekili seçimlerinde ise %7 barajlı d’Hondt sistemi uygulanıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki turlu salt çoğunluk (%50+1) sistemi; milletvekili genel seçiminde ise barajlı d’Hondt sisteminin uygulanması; seçilecek olan cumhurbaşkanı ile onun partisi ya da onu destekleyen partilerin mecliste çoğunluğu elde edememesi riskini barındırmaktadır.

Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi için ayrı ayrı oy kullanılması, istikrar açısından sıkıntı yaşatabileceği gibi, ters bir sonuç ortaya çıktığında da büyük bir devlet ve yönetim krizi ortaya çıkarabilme potansiyeline sahiptir.

Mevcut sistemde, seçilen cumhurbaşkanının partisinin mecliste çoğunlukta olamaması tehlikesi bulunmaktadır. Ki, son seçimde aslında öyle bir sonuç da ortaya çıkmıştır. İttifaklar sistemi olması, MHP’nin AK Parti’ye Cumhur İttifakı bağlamındaki desteğini seçimden sonra da sürdürmesi, sistemde bir sorun çıkmasının önüne geçmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genel başkan olduğu partisi, mecliste 600 milletvekilinden 295 tanesini kazanabilmiştir, yani meclis çoğunluğunu elde edememiştir. Bu sistemle gidilecek yeni bir seçimde, ters bir sonuç çıkması ihtimali her zaman olacaktır ve bu sistem açısından bir risktir. İstediği yasa ve kararları meclisten geçiremeyen bir cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanıyla uyumlu çalışmayan bir meclisin ülke açısından yaratacağı sıkıntı ortadadır.

Bir diğer risk de, %50+1 çoğunluğu elde etmek için kurulan ittifakların yarattığı risktir. İttifak sistemleri de, bir nevi seçimden önce kurulan koalisyonlardır. Bu koalisyonların seçimden sonra bozulması da olası olduğu için, seçilen cumhurbaşkanını destekleyen ittifakın mecliste çoğunluğu almış olmaları da, istikrarı garanti etmemektedir. İttifakın bozulması halinde, cumhurbaşkanı ve yakın olduğu partinin mecliste salt çoğunluğu kaybetmesi de, sistem açısından bir istikrarsızlık potansiyeli oluşturmaktadır.

Türkiye gibi sık bir biçimde ekonomik ve siyasi kriz yaşayan bir ülkede, bu tür istikrarsızlıklar, büyük risk barındırmaktadır. Yukarıdaki bölümlerde izah edildiği gibi, seçim sistemleri, istikrarlı yönetimlerin oluşup oluşmamasını belirleyen etkenlerden sadece biridir. . Dikmen Caniklioğlu’nun da belirttiği gibi, bir ülkede siyasi istikrarın ekonomi, siyasi faaliyet, siyasi aktörler, siyaseti çeşitli şekillerde doğrudan veya dolaylı etkileyen hukuk sistemi ve yargı gibi çok boyutlu ilişkiler ağında biçimlendiği ve bunlar arasında kurulması zorunlu bir dengeyi amaçladığını; ayrıca tüm bu ilişkiler ve yaratılması hedeflenen dengenin demokrasi içinde gerçekleşmesi şartını düşündüğümüzde, siyasi istikrar sorununu seçim sistemleri konusunda yapacağımız bir tartışmaya indirgemek, sorunu tek boyutuyla kavramak ve çözümüne ilişkin çabaları peşinen sonuçsuz kılmak demektir. (Dikmen Caniklioğlu, 1999:17)

Diğer yandan, Ekmen ve Fırat’ın da belirttiği gibi, seçim sistemlerinin tek amacı “temsilde adalet” olamayacağı gibi “hükümette istikrar” da olamaz. Temsilde adaletin olmadığı bir parlamento, demokrasi düşüncesine aykırı olacağı gibi, istikrardan yoksun bir hükümetin varlığı da kaosu tetikleyecektir. Sonuç olarak ideal bir seçim sistemi “istikrar” ve “adalet” kavramlarını barındıran sistem olmalıdır (Ekmen ve Fırat, 2017:469).

Norris’in incelediği 191 ülkeden otoriter sistemle yönetilen 7’si hariç tutulduğunda yaklaşık yarısı (91’i) çoğunlukçu seçim sistemlerini, üçte biri nispi (orantılı) temsil sistemini (64’ü), ve geri kalanı karma sistemleri (29) kullanmaktadır (Norris, 2004:41). Bu veriyi dikkate aldığımızda dünya çapında çoğunlukçu seçim sistemlerinin daha yaygın olduğunu söyleyebiliriz (Tosun, 2022:14).

2018 yılında, yeni sistemle ilk kez yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde ilk turda Recep Tayyip Erdoğan %52,6 oy alarak seçilmiştir. Milletvekili genel seçimlerinde alınan sonuçlar, kazanılan milletvekillikleri ve kazanılan milletvekili oranı da şöyle oluştu:

Tablo 3. 2018 Seçim Sonuçları

Parti Oy Oranı Kazandığı Milletvekili Sayısı Kazanılan Milletvekili Oranı
Ak Parti %42,6 295 %49,2
CHP %22,6 146 %24,3
HDP %11,7 67 %7,2
MHP %11,1 49 %8,2
İyi Parti %10,0 43 %11,2
%98 600

2018 seçiminde uygulanan İttifak Sistemi sonucunda, seçmenin %98’inin oy verdiği partiler mecliste temsil edilmiştir. Cumhurbaşkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın genel başkanı olduğu Ak Parti 295 milletvekilliği kazanabilmiş, ittifak ortağı MHP’nin aldığı 49 milletvekili ile Cumhur İttifakı’nın mecliste 344 milletvekili ile temsil edilme hakkı doğmuştur. Yani, bu sistemde, hem cumhurbaşkanı seçiminde hem de milletvekili genel seçiminde bir nevi ön koalisyon kurulmuştur.

Tablo 4. 2018 İttifaklara Göre Seçim Sonuçları

İttifak Oy Oranı Kazandığı Milletvekili Sayısı Kazanılan Milletvekili Oranı
Cumhur %53,7 344 %57,4
Millet %32,6 189 %31,5

Nispi temsil sistemi ile yapılan milletvekili dağılımında, Cumhur İttifakı %53,7 oy alırken tüm milletvekillerinin %57,4’ünü kazanmıştır. Cumhurbaşkanlığını da kazanan bu ittifakın, bir nevi koalisyon olduğu da göz önüne alınırsa, bu sistemin istikrarlı bir yönetimin oluşması açısından sıkıntılı olduğu ortadadır.

Cumhurbaşkanlığı sistemi devam edecekse -ki 2017 anayasa değişikliği referandumu ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile güçlü ve istikrarlı yönetim, temsilde adalete tercih edilmiştir- milletvekili seçiminin, cumhurbaşkanlığı seçimiyle uyumlu hale getirilmesi gerekir. Bunun için, dar ya da daraltılmış bölge seçenekleri ile iki turlu salt çoğunluk sistemi öne çıkan seçenektir. Böylece seçilmiş olan cumhurbaşkanının, mecliste de gerekli çoğunluğu yanında bulması sağlanmış olacak ve cumhurbaşkanı ayrı partiden, meclis çoğunluğu muhalefetten olması riski ortadan kalkacaktır. Bu nedenle, istenen güçlü bir yönetim anlayışı ise, mevcut sistemde mutlaka revizyon yapılması şarttır.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle milletvekili seçiminin uyumlu hale getirilmesi için, milletvekili genel seçiminde de salt çoğunluk sisteminin uygulanması, bunun etkin hale gelmesi için de dar ya da daraltılmış bölge sistemi tercih edilmelidir. Dar ya da daraltılmış bölgede, tıpkı cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi, salt çoğunluğu alanın o bölgedeki vekil ya da vekillikleri kazanması temin edilmeli, ilk turda bu sağlanamadığı takdirde ikinci tura en çok oy alan iki adayın katılması yoluyla bölgede en etkin isim ya da partinin temsil hakkını kazanması sağlanmalıdır. Tüm Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte yapılacak olan milletvekili seçimi ile, cumhurbaşkanı ile onu seçen partinin yeterli çoğunluğa ulaşabilmesi sağlanabilecektir.

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yürümeye devam edecekse, milletvekili seçim sisteminin cumhurbaşkanlığı seçim sistemi ile uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Bu sistemle devam edilmemesi kararı oluşması halinde, nasıl bir sistemle yürünmesi gerektiği de ayrı bir çalışmanın konusu olacaktır.

 

 SONUÇ

Seçimler, demokrasinin olmazsa olmaz araçlarıdır. Demokrasiyi var eden; farklı seçenekler ve bu seçenekler arasından seçme şansının halka verilmesidir. Ancak, seçimlerin olması, demokratikliğin garantisi değildir. Seçim sistem ve yöntemleri, uygulanmak istenen demokrasinin niteliğini gösteren, onu etkileyen ve ondan etkilenen unsurlar olarak, her zaman tartışma konusu olmuşlardır.

Seçim sistemi bütünü, demokratik rejimin belirleyicisi olmanın yanı sıra, siyasal iktidarın şekilllenmesinde de en önemli araçlardan biridir. Kimlerin kimleri, nasıl, ne şekilde seçeceği ve verilen oyların nasıl hesaplanıp, yetkinin nasıl bölüştürüleceği, siyaset oyununun temel hedeflerini etkileyen önemli sorulardır. Bu sorulara verilen cevaplar, o dönemlerde siyasal sistemin şekillenmesine büyük oranda etki ederler.

Seçim sistemi, temsilcilerin belirlenmesinde kullanılan teknik bir usulü ifade eder. Ancak, seçim sistemleri sadece oyların sandalyelere dönüştürülmesini sağlayan teknik usullerden ibaret değildir. İlk bakışta tamamen teknik bir sorun gibi görünmekle beraber, seçim sistemlerinin gerçekte teknik olduğu kadar siyasi yanı da vardır. Hatta siyasi yanı daha ağır basmaktadır. Her seçim sistemi, siyasi hayat üzerinde değişik sonuçlar meydana getirir.

G.Burdeau, “Seçim kanunu ve sistemi, uygulamada devletin tek ve gerçek Anayasasıdır” diyerek iddialı bir yorumda bulunuyor. Seçim sisteminin, yönetim ve siyasal yapı üzerine etkileri yadsınamaz. Ancak, seçim sistemleri, bir ülkede istikrarlı yönetimlerin kurulmasının tek faktörü değildir. Seçim sistemleri ve yöntemleri, diğer faktörlerle birlikte ülkede hükümetlerin kurulması, istikrarlı bir yönetim sürecinin ortaya çıkması, yürütme ile yasama arasında uyumlu bir çalışmanın yürütülebilmesi bakımından etkisi olan bir siyasi düzenlemedir.

Bu siyasi düzenlemenin, ülkede istikrarlı yönetimlerin oluşturulması kadar, toplumun bütün kesimlerinin parlamentoda temsil edilebilmesi ve yönetim sürecine katılabilmesini temin etmesi de, istenen demokratik standartlardan biridir. Zira, demokrasi bir çoğunluk yönetimi değil, azınlıkta kalanların korunduğu bir sistemdir.

Ülkelerin farklı koşulları, farklı dönemlerde farklı yönetim anlayışı ihtiyaçlarını ortaya çıkarır. Türkiye’nin 2015 yılında yapılan genel seçimlerde hükümet kurulamaması ile sonuçlanan bir süreci yaşanması, 2016 yılında yaşadığı darbe girişimi ve ardından yapılan 2017 referandumu ile girdiği yol; daha güçlü ve istikrarlı bir yönetim oluşmasını sağlayacak bir sistem değişimiyle sonuçlanmıştır. Ancak, gelinen noktada, cumhurbaşkanlığı seçiminde uygulanan seçim sistemi ile milletvekili seçiminde uygulanan seçim sisteminin birbirinden farklı olması, istenen güçlü ve istikrarlı yönetim modeli için istikrarsızlık üretme potansiyeline sahiptir. Bu istikrarsızlık potansiyelin ortadan kaldırılması, seçim sistemi üzerindeki tartışmaların yeniden ele alınmasını gerektirmektedir. (SON)

 

KAYNAKÇA

Armaoğlu, F. (1972). Seçim sistemleri ve Türkiye’de seçim sistemi kanunu. Hürriyet Seçim Semineri, İstanbul.

Berkes, N. (1946). Siyasi partiler, İstanbul: Yurt ve Dünya Yayınları.

Caniklioğlu Dikmen, M. (1999). Seçim sistemlerinin siyasi istikrarın sağlanmasındaki rolü. Anayasa Yargısı Dergisi, (16), 17-44.

Corry, J.A., Hodgetts, J.E. (1979). Democratic government and politis, Toronto: University of Toronto Press.

Cotteret, J.M., Emeri, C. (1991). Seçim sistemleri. İstanbul: İletişim Yayınları.

Çam, E. (1990). Siyaset bilimine giriş. İstanbul: DER Yayınları.

Duverger, M. (1974). Politik partiler. Ankara: Bilgi Yayınları.

Duverger, M. (1999). Siyasal rejimler. İstanbul: İletişim Yayınları.

Ekmen, S.E., Fırat, M.S. (2017). Seçim sistemlerinin hükümetlere etkisi. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(2), 461-474.

Kapani, M. (1988). Politika bilimine giriş. Ankara: Bilgi Yayınevi.

Kışlalı, A.T. (1988). Seçimsiz demokrasi. Bahri Savcı’ya Armağan. Ankara: Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, 89-94.

Lijphart. A. (1994). Electoral systems and party systmes, a study of twenty-seven democrasies (1945-1990). Oxford:Oxford University Press.

Nohlen, D. (1996). Seçim sistemleri. Türkiye’de ve Avrupa’da seçim sistemleri, İstanbul: Friedrich Ebert Vakfı Yayınları, 19-54.

Norris, P. (2004). Electoral engineering, Massachusetts: Cambridge University Press.

Powell, G.M. (1990). Çağdaş demokrasiler katılma, istikrar ve şiddet. Ankara: S Yayınları.

Sezen. S. (1994). Seçim ve demokrasi. Ankara: Gündoğan Yayınları.

TBMM. (1994). Dünyada ve Türkiye’de seçim sistemleri. Ankara: TBMM Basımevi.

Teziç, E. (1967). Seçim sistemleri. İstanbul: Filiz Kitabevi.

Teziç, E. (1986). Anayasa hukuku. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım.

Tosun, T. (2022). Türkiye’de seçim sistemleri sorunlar ve reform önerileri, Liberal Perspektif Rapor, (24).

Tuncer, E. (1996). Seçim sistemi uygulamalarında Türkiye örneği. Türkiye’de ve Avrupa’da seçim sistemleri, İstanbul: Friedrich Ebert Vakfı Yayınları, 98-122.

Tunç, H. (1999). Anayasa hukukuna giriş. Ankara: Nobel Kitabevi.

Türk, H.S. (1979). Nasıl bir seçim sistemi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 36 (1-4), 39-82.

Türk, H.S. (1997). Seçim hukukunun temel sorunları ve çözüm önerileri. Ankara: TESAV Yayınları.

Tüzel, S. (1969). Anayasa hukuku. İzmir: Ege Üniversitesi Matbaası.

Üste, R.B. (1999). Türkiye’de seçim sistemi arayışları, bir alternatif model. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları.

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.