logo

Sultandağları’nda madenci yıkımı başladı

Afyonkarahisar’ın Çay ve Sultandağı ilçelerini kapsayan alanda değerli maden arama ruhsatı verilen özel bir şirketin başlattığı sondaj çalışması şimdiden tahribata neden oldu. Yöre halkına bilgi verilmeden Eber Gölünü besleyen Eber Deresi’nin doğduğu bölgede başlatılan sondaj çalışması ÇED kapsamı dışında tutulurken yaklaşık 20 bin dekarlık araziyi kapsayan ruhsat sahasında toplam 17 ayrı noktada sondaj yapılacağı belirtiliyor.

Yakasenek, Deresinek ve Eber köylüleri ise Ege Bölgesi’nin en yüksek zirvelerini barındıran Sultandağlarının ve su kaynaklarının tahrip olmaması için madencilik girişimine karşı dava açmaya hazırlanıyor.

Afyonkarahisar’ın Çay ilçesine bağlı Eber köyü sınırlarındaki Ortayörük ve Bana mevkilerinde başlatılan sondaj çalışması Anazon Maden A.Ş. adında İstanbul merkezli özel bir madencilik şirketince yürütülüyor. Sondaj çalışması sırasında dere yataklarına zarar verdiği öne sürülürken, toplam 6 köyü etkilemesi beklenen madencilik girişimine karşı yöre köylüleri dava açmaya hazırlanıyor.

 

GEYİKLERİN YAŞADIĞI BÖLGE MADEN UĞRUNA DELİK DEŞİK EDİLİYOR

Eber, Yakasenek ve Deresinek köylülerinin avukatlığını üstlenen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Seyda Afyoncu, madencilik girişimine karşı yöre halkının oldukça tepkili olduğunu ve 90 yaşındaki köylülerin bile dava için vekâlet verdiğini belirterek “Eber Gölü kurumaya yüz tutsa da, göl havzası ve Sultandağları önemli bir biyoçeşitlilik alanı. Maden ruhsatı verilen bölge de su kaynakları yönünden zengin. Eber Gölünü besleyen su kaynaklarından biri olan Eber Deresi’nin kaynağını aldığı bölge Gelincik Ana Efsanesiyle anılıyor ve yöre halkı için kutsal kabul ediliyor. Gelincik Ana zirvesi, geyiklerin yaşadığı bir cennet köşesi. Ancak bu bölge şu anda maden arama bahanesiyle delik deşik ediliyor” diye konuştu.

 

ORMANA GİRİŞ HALKA YASAK, MADENCİLERE SERBEST

Maden arama sondajı sırasında kullanılan kimyasalların suları ve toprakları kirlettiğine dikkati çeken Afyoncu, “Madenciler için açılan yollarla bölge için oldukça değerli olan ormanlar da parçalanmış. Üstelik tüm bunlar, şu anda görevli olan yetkililerin ve halkın haberi olmaksızın yapılmış. Maden şirketi sanki ruhsat sahasının sahibiymiş gibi dere yatağının yerini bile değiştirmiş. Ormanlara giriş yasağı nedeniyle bölge halkının çıkamadığı, keçilerini ineklerini otlatamadığı sahada madenciler denetimsiz ve muhtemelen eksik izinlerle hukuka aykırı biçimde sahada cirit atmaktalar. Bölge halkı maden firmasının sahada olduğunu henüz öğrenmiş olup, suyunu, toprağını, tarımını korumak için hukuki mücadele başlatma kararı almıştır” dedi.

 

BÖLGE HALKIYLA HUKUK MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEĞİZ

Türkiye’nin birçok bölgesinde çevre ve kent hakkı ihlallerine karşı davalar açan Av. İsmail Hakkı Atal ile birlikte Sultandağları’ndaki maden ruhsatının iptali için dava açmaya hazırlandıklarını dile getiren Av. Seyda Afyoncu, “bölge halkı ile birlikte Eber Gölü’nün tamamen yok olmaması ve Sultandağlarındaki geyiklerin yaşamını sürdürebilmesi için sonuna kadar hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz” görüşünü dile getirdi.

 

SULTANDAĞLARINDA ‘DEĞERLİ MADENLER’ ARANIYOR

Sultandağlarında verilen IV. Grup Maden Arama ruhsatı yaklaşık 2 bin hektarlık alanı kapsıyor. “Değerli madenler” kategorisinde bulunan ruhsat sınıfı, altından gümüşe, kromdan bakıra birçok madenin yanı sıra çeşitli minerallerin de bulunduğu 100’e yakın endüstriyel hammaddeyi kapsıyor. 2018’de verilen arama ruhsatının süresinin 25 Ekim 2025 tarihinde dolacağı belirtiliyor.

 

ÇEVREYİ DEĞİL, ŞİRKETLERİN ÇIKARINI KORUYAN DÜZENLEME

Maden Yasası’nda 2004 yılında yapılan değişiklikle şirketlerin önünde engel gibi görülen doğayı koruyan düzenlemeler ya esnetildi ya da tamamen kaldırıldı. Yasada değişiklik yapan tasarının gerekçesinde, maden arama faaliyetlerinin ÇED kapsamından çıkarılmasının nedenleri şöyle açıklanmıştı: “Arama faaliyetlerinde ruhsat sahibinin yasa gereği ne arayacağı belirli değildir. Bu faaliyetlerde sadece prospeksiyon, harita faaliyetler sonrası ulaşılan bulgulara göre yönlendirilmektedir. Bu nedenle başlangıçta, sonuçta ne yapılacağı belli olmayan bir arama faaliyetinin ÇED kapsamında değerlendirilmesi çevresel, bilimsel ve teknik hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bazen büyük alanlar arama sonrası prospeksiyon sonrası değerli bulunmayıp terk edilebilmektedir. Bu nedenle üretim yapılmadan yürütülecek arama faaliyetleri ÇED prosedürü kapsamı dışına alınmıştır.”

YUSUF YAVUZ

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.