• İYİ Parti Yalvaç Mustafa Kodal
  • MHP Hüyüklü Belediye Başkan Adayı Kadir MİNNET

logo

MESLEK OKULLARI


Nazif KURUCU
nazifkurucu@hotmail.com

Ülkemizdeki binlerce lisenin yarıdan fazlası kapatılıp, yerine küçük sanayi okulları açılsa; kalkınmada atılım yaratılır.

Üretim ve sanayi dallarımızın ara elemana ihtiyacı var. Karşılanamıyor.

Yeni üniversiteler açmak için yapılan giderlerle, yüzlerce çıraklık okulu açılsaydı; ülkeye ve ekonomiye daha yararlı olurdu.

Yüz işçiye beş on yönetici yeter. Biz bir kaliteli işçiye karşılık, yüzlerce üniversite mezunu yönetici adayı yetiştiriyoruz.

Sistem çöküyor.

Herhangi bir üretime katılmadan, fiyakalı giyinerek okula gidip gelen; ailesince şımartılıp el üstünde tutulan öğrencilerin nasıl suçlara kalkıştıklarını; her gün gazetelerde okuyup televizyonlarda görüyoruz.

Eğitim süresince bir üretim dalında çalışanlar, yaşamda on kat daha başarılı ve ülkeye yararlı oluyor.

Ailelerini ve zavallı babalarını sömürerek havalı bir yaşam sürdürenler ise; o kötü alışkanlığı ömür boyu sürdürmeye kalkıyor.

Elde bir şey kalmayınca kötü yollara ve suçlara yöneliyor.

Üretime katılmayan ve istediği halde katılamayan her insan hem çevresi, hem kendisi için tehlikeler yaratıyor.

Üniversite mezunlarının yarısı işsiz geziyor.

Meslek yüksekokullarını bitirenlerin neredeyse hepsi işsiz.

Boşa götürülen kaynaklara yazık!.. 18 yaşından sonra, çocukların bir meslek ve sanat öğrenmeleri olanaksız.

Zenaatı olmayan diplomalıların da, üretime hiçbir katkıları olmayacağı için iş bulamıyorlar.

Ailesi varlıklı olmayanlar ofis boyluğa, ayakkabı boyacılığına bile razı oluyor.

Gençlikleri geçtiği için oralarda da başarı kazanmayanlar çok.

Oy avcılığı için açılan üniversitelerin çoğu kuruldukları küçük illerin esnafına para kazandırma amacını güdüyor.

Meslek yüksekokulları da bulundukları ilçedeki esnaf işsiz kalmasın diye açılıyor! İşte o kadar…

Eskiden çok yaygın olan çıraklık kalfalık düzenimiz bile; kalkınmaya ve ekonomiye bugünkü eğitim sisteminden daha çok katkı sağlıyordu.

O zamanlar çok küçük olan Engürü kasabası, tüm dünyaya Ankara keçisinin ipek gibi tüylerinden dokunan sof adlı kumaşı ihraç ediyordu.

Onu dokuyan binlerce tezgah ve keçileri besleyen köylüler iyi gelir sağlayıp refah içinde yaşı-yordu.

Bugün ithalat kapılarının ardına kadar açılması, nasıl yerli üretimi çökerttiyse…

Tanzimat döneminin getirdiği dışa bağımlılık, tüm çıkrıklarımızı durdurdu.

Ülke bağımsızlığına sahip çıkmayanlar İngiliz yandaşı, Alman taraftarı ve Rusya’nın adamı diye anılan o günün padişahları, veziri azamları ve nazırları…

Sandılar ki; güçlü devletlere yamanarak iyi bir şey yapılacak.

Tam tersi oldu.

O dost yüzlü güçlü devletler önce ülkemizi ve halkımızı sömürdüler; köle muamelesi yaptılar.

Sonra taksim anlaşmaları düzenleyerek saldırdılar.

Baştakiler böyle olacağını bilmiyorlar mıydı?

Biliyorlardı ve göz yumuyorlardı; çünkü kendi zenginlik ve saltanatlarını yabancılara satılarak sürdüreceklerini düşünmekteydiler. Ülkenin bağımsızlığı umurlarında değildi.

******

Epeyce gelişip yaygınlaşmış olan sanayimizin üniversite ve yüksekokul mezunlarına daha az ihtiyacı var.

Kaliteli işçi ve usta bulamıyorlar. Yurt dışına giden ve bir sanayi dalında ustalaşmış bulunan vatandaşlarımız, oralarda da kolay iş bulup el üstünde tutuluyor.

* 12 yaşından sonra çocuklar edinecekleri mesleklere yönlen- dirilmiş olmalı; o eğitimi almalı.

* Üniversite kursu açan dershaneler, pratik meslek kursu açmaya zorunlu kılınmalı.

* Akşam sanat okullarını ve pratik sanat kurslarını köylere kadar yaygınlaştırmalıyız.

* Liselerin çoğu, sanat okulu haline getirilmeli.

YÖK başkanı kontenjanları artırma peşinde koşacağına; boşta gezen milyonlarca üniversite mezunlarına iş bulmanın formüllerini bulmalı.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...
  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: “İYİLİK GÜNÜ MÜ?..”

    16 Kasım 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Geçmişi 1996 yılına kadar giden, ancak son birkaç yıldır gündemde yer bulan, gerçi yeterince bulduğu tartışılan, 13 Kasım “Dünya İyilik Günü”; benim için oldukça önemli. Çünkü dünyada yerleşik düzene geçildiği 12 bin yıllık insanlık tarihinde,  gerek savaşlar, gerek kötülükler sayesinde, her geçen gün iyilik kelimesi hızla değer kaybetmekte, hatta anlamını kavrayamayan büyük çoğunluk ellerinden gelse; iyilik kelimesini sözlüklerden, tedavülden, ortadan kaldıracaklar. Tabii ki; ülkemizde de aynı tutum ve davranışlar neticesinde özellikle 1...