logo

İrfan Bakır mecliste Demirel’i andı

CHP Isparta Milletvekili, hemşehrimiz İrfan Bakır, ölümünün 2. yıldönümü nedeniyle TBMM’ de söz alarak 9. Cumhurbaşkanı, hemşehrimiz Süleyman Demirel hakkında bir konuşma yaptı.

İşte Bakır’ın o konuşması:

“Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri bugün sizlere, Türk siyasi tarihinde yer edinmiş, söyledikleriyle, yaptığı icraatlarla, sorulara vermiş olduğu cevaplarla, fötr şapkasıyla, başarılarıyla ve en önemlisi de milletinin ona taktığı ”baba” lakabıyla gönüllerde yaşamaya devam eden merhum 9.Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’den bahsetmek istiyorum. Sözlerime başlamadan önce ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı ve Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Isparta İslam Köyde dünyaya gelen Demirel, bizlere her şeyden önce neredeyse Cumhuriyetle yaşıt olan ömründe, yaşadıklarıyla Cumhuriyetin faziletlerini, demokrasiyi, hukuku ve Anayasal düzeni anlamamızda yol gösterici olmuştur.

30’lu 40’lı yıllarda Türkiye fukaradır, kendi içine kapanıktır, medeni nimetlerden yoksundur. Büyük Atatürk’ün ”Türkiye Cumhuriyeti behemehal (mutlaka) asri, medeni, mamur (eksiksiz) müreffeh olacaktır demesi bu manzaraları görmesindendir. Süleyman Demirel bu behemehallerin peşinden gitmiştir. Demirel için, Cumhuriyetin o yılları iyi bilinirse diğer yıllar daha iyi anlaşılacaktır.

Demirel’in ömrü aslında İslamköy’den Çankaya’ya, ömrünü Büyük Türkiye davasına adayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin dokuzuncu Cumhurbaşkanlığına uzanan uzun ince bir yol hikayesidir.

Köylünün sıkıntılarını, fukaralığını, yoksulluğunu görerek, insanların toprakla mücadelesindeki işkenceyi bilerek ve bilhassa 1934 yılında yaşanan kurak yıllarda büyüklerinin ”Şu dağların arkasında bir göl var, dağı bir delebilsek, gölden suyu bir getirebilsek, palatır denen bel yarılsa” söylemlerini duyup, köylünün yarasına merhem olabilmek için mühendis olmaya karar veren Demirel için okumak zordu, ancak devlet Cumhuriyetin ilk yıllarında, eğitimde fırsat eşitliğini çok iyi kullanıyordu.

Ülkenin kabiliyetli çocuklarını okutmaya çalışıyordu. Parasız yatılı okulu kazanıp, okuduğu yıllarda, tatillerde köyüne gelip bağ bahçede çalışıp çobanlık yapan ve siyasete ilk girdiği yıllarda ”çoban sülü” lakabını alan Demirel, sonrasında Barajların Kralı, Milletin Babası olacaktır.

Ben ışığın değerini akşam olunca yanan gaz lambasından, suyun değerini anamın su taşımaktan uzayan kollarından, bereketin değerini de kuraklık yıllarından bilirim diyen ve Sulama ve elektrik konularında araştırma yapmak için Amerika’ya giden Demirel, bir şeyleri yapabilme gücünü ya da değiştirme azmini gördükçe, öğrendikçe meselelerin çok değiştiğini anlar.

Demirel’deki çocukluğundan kalma ”ah şu palatır bir yarılsa, dağların ardındaki sular toprağa kavuşsa” arzusu var ya, bunun azmiyle yurda dönen Demirel, kendisine ‘barajlar kralı’ unvanını getirecek olan Devlet Su İşleri’ne atandı ve 1955’te Devlet Su İşleri Genel Müdürü olarak çok sayıda baraj ve içme-sulama ve bataklıkların kurutulması projelerini hayata geçirdi. Boğaz Köprüsü’nün ilk projesini hazırlayan firma olan Morrison Türkiye Temsilciliği üstlenmesinden dolayı bir dönem ”Morrison Süleyman” olarak anıldı.

Siyasi hayatına 1962 yılında başlayan Demirel, 1964’te Adalet Partisi Genel Başkanlığına seçildi. 1965 yılında da Isparta Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Seçimlerden birinci çıkan partinin lideri olan Isparta Milletvekili Demirel Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Başbakanı oldu.

Bu uzun ince yola sanki Türk Siyasi Tarihinin özetini sığdıran Demirel, Türkiye’nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı ve en uzun süre başbakanlık yapan 3. kişisi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı olmuştur.

Ben bir gün ev de otururken Çankaya’ya çıkayım  diyerek çıkmadım diyen Demirel, 50 yılı aşkın kamu hizmeti, 40 yıla yakın siyasi hayatı 7 kere seçildiği Başbakanlığı ve 7 yıllık Cumhur- başkanlığı boyunca büyük Türkiye hedefi, demokrasinin ve anayasal kurumların güçlenmesi, demokratik kuralların işlemesi, Türkiye’nin geleceği ve menfaati için mücadele etmiştir.

Demirel kendi ifadeleriyle, Atatürk’ün mekanında 7 yıldır tuttuğu Demokratik Cumhuriyet nöbeti sırasında Çankaya’nın halkın evi olduğunu belirten Demirel, Anayasa’nın verdiği bütün görevleri yerine getiren ve bunu yaparken de kesin bir ”tarafsızlık” içinde hareket ettiğini özellikle vurgulamış her zaman Anayasa’ dan demokratik ve laik Cumhuriyet’ten yana olduğunu söylemiştir.

Türk Siyasi tarihinde başarılarının yanında Fötr şapkası ve üslubuyla da akıllarda yer eden ve Süleyman Demirel denince, kimseye kaptırmadığı şapkasının demokraside bir simge haline geldiğini söyleyerek ” Şapka benim değil, artık milletindir” değerlendirmesini yapmıştır.

Yollar yürümekle aşınmaz, memlekette benzin vardı da biz mi içtik, dün dündür bugün bugündür diyen Demirel’in en önem verdiği projelerden biri de GAP’tı. ”GAP’ı gaptırmam” sözüyle de hafızalarda yer edinen Demirel, 80 yaşındayım, ama kafam hala Zenith marka saat gibi çalışır demesiyle de mizacından ve mizahından asla ödün vermemiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği ender kişiliklerden olan, Türk Siyasi tarihinin, bizlerin ve Isparta’nın çok şey borçlu olduğu merhum Demirel’i ve ‘elmanın iki yarısıyız’ dediği eşi Nazmiye hanımı büyük şükran ve minnetle anıyor, yaptıkları hizmetler için şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Saygılarımla.”

İşte Bakır’ın o konuşmasının videosu:

Etiketler: » » » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.