logo

Güzel memleketim Yalvaç’ta Toplu Konutlar’da Tekli Yaşam Bilinci


Prof.Dr. Zafer KARAER
ozyalvac@ozyalvac.com.tr

Zamanın belediye başkanı 1990’lı yıllarda ileriye yönelik konut ihtiyacını, sanırım şehrin planlı büyümesini de göz önüne alarak doğru veya yanlış, geçmişte harman yeri, otlak alanı, kısmen bağ-bahçe olarak kullanılan geniş bir araziyi istimlak ederek, kendisinin başkanlığında, ardarda kurulan kooperatiflerle, kâr amacı gütmeden çok cüzi paralar (bizzat kendim bu yolla ev sahibi oldum) karşılığında üyelerin ev sahibi olmasını sağlamıştır. Aynı zamanda toplu konut  kavramını Yalvaç yaşam kültürüne kazandırmıştır.

Böylece kıraç denebilecek bir arazide, içinde fakülte ve yüksekokul barındıran koca bir mahalle oluşmasına sebep olmuştur. Bu noktada ilçemize hem ucuz hem de başlangıçta planlı şehirleşme adına yapılar kazandıran, başta zamanın belediye başkanı sayın Tekin Bayram olmak üzere, emeği geçenlere teşekkürü borç bilirim.

Elbette toplu konutlar, beraberinde memleketimdeki köklü ataerkil geleneksel aile anlayışının terk edilmesini ve farklı ailelerle bir çatı altında, ortak alanları birlikte kullanarak bir arada yaşamayı da teşvik etmiştir.

Peki! Yaklaşık 30 senelik geçmişi ile bugün en fazla nüfusa sahip bu mahallede (Zafer Mahallesi); toplu konutlarda, toplu yaşam bilinci ne kadar gelişmiştir? Acaba ataerkillikten apartmanerkilliğe geçiş olmuş mudur?

Maalesef!..

Toplu Konutlar olarak anılan Zafer Mahallesinde 2007’den beri, ancak 2017’de emekli olduktan sonra daha uzun sürelerle yaşayan biri olarak; Üzülerek söylemem gerekirse; toplu konutlarda ilişkiler, ortak hareket ve ortak alan kullanımı, toplu yaşam bilinci ve toplu yaşam anlayışı genellikle gerektiği düzeyde gelişmemiş, apartman yaşam anlayışına da geçiş olmamıştır. Bunun en önemli nedeninin, kurulan her bir kooperatif (bilmiyorum devam ediyor mu?) grubu binalar ile ilgili yapısal ve oturma için yasal işlemler tamamlandıktan sonra müstakil şahıs tapuları verilmesi yerine, kooperatifler fesh edilip, bağımsız SİTE statütüsü kazandırılarak, yetkilerin site yönetiminin sorumluluğuna verilmemesidir. Bu yüzden bugün toplu konutların statükal olarak ne olduğu da belli değildir. Bu belirsizliğe yerel yönetimlerin, belediyelerin hizmet ve denetim noktasında zafiyetleri eklenince, bugün toplu konutlar, çevresiyle binalarıyla harabe konutlar haline dönüşme yolundadır.

Ne yazık ki; yaklaşık 30 yıldır gereken alt yapı çalışmaları ve çevre düzenlemelerinden gerektiği düzeyde nasibini almamıştır.

Bu süreçte ülke genelinde olduğu gibi memleketimizde de; farklı yerel yöneticiler gelmiş olsa da; birbirini suçlama ve birinin yaptığını, yeni gelenin devam ettirmemesi anlayışı hakim olduğundan, hiçbir toplu konut alanında gerek  ÇEVRE düzenlemesi, ağaçlandırma, park yerleri gibi peyzaj çalışmaları yeterince yapılmamış, gerek sınırları pek belli olmayan ortak kullanım alanlarında kişilere ait hobi bahçeciliği benzeri yerlerin bulunması ve gerekse dairelerde yapılan plan dışı uygulamalara göz yumulmuş, bu durum hem toplu konut, hem toplu yaşam kavramından uzaklaşılmasına, hem de görüntü kirliliğine sebep olmuştur, olmaktadır..

Bugün toplu konutlar, tekli konut anlayışı içinde kendi hallerine bırakılmış, kendi kaderlerine terk edilmiş, birçoğu da harabe olma yolunda epey mesafe kat etmişlerdir.

Toplu konutta apartman içi toplu yaşamda ise, yine müşterek alanların kullanımında ihlaller ile müşterek giderlere ve apartmanın bütünsel sorunlarına katılmamalar gelir, burada da apartman yöneticisi ve yönetim kurulu olmaması yaptırımlar için yasal bir boşluktur. Buna bağlı olarak herkes müşterek alanların kullanımında bağımsız davranış içinde olabiliyorlar.

Merdiven boşluklarında ayakkabı yığınları, keza ayakkabılıklar bulunabiliyor, aydınlatma için otomat paralarının verilmemesi nedeniyle karanlıkta adeta hırsız gibi el fenerleri ile evlere geliş-gidişler, kömürlüklerin bina planına göre değil isteyen istediği yeri işgal etmesi (bizim binada, sığınak bir komşu tarafından kullanılmaktadır, kendi kömürlüğü ise boş) ile sahiplenmeler, ortak yaşam aykırılıkları olarak ilk etapta söylenebileceklerdir.

Merdiven, merdiven boşlukları ve çevre temizliğine katılmama, çatı ve temelde yapılması gerekenlere üsttekiler temele, alttakiler çatıya yapılacaklara, bizimle ilgisi yok diye harcamalara katılmamalar, evlerin balkonlarını proje dışı kapatmalar, hatta bazılarının kapatmada tahta kullanması, alttaki daireyi ve apartmanın yıpranmasını düşünmeden kendi balkon duvarlarının yıkılmasını bile görmezden gelmeleri toplu yaşamda izahı çok zor durumlar olarak karşımıza çıkıyor.

Yani burada apartmanı bütün olarak değil, sadece kendi dairesi varmış da, sadece kendi yaşıyormuş gibi davranış içinde bulunmalarını, halen ataerkil yaşamda, tekli konutlarda kalmalarına bağlıyorum.

…Ve daha vahim bir örneği ise; ilk defa 2 sene önce görünce şaşkınlığımı gizleyememiş, hayretler içinde, kalakalmıştım. Yok artık olamaz böyle şey demiştim.

Gördüğüm; MANTOLAMA ile ilgili aykırılıklardı, toplu konutlarda öyle binalar var ki; bazılarında sadece tek daire mantolama yaptırmış, bazılarında ise sadece tek daire yaptırmamış, böyle yaptıran ve yaptırmayanların sayısı değişik.

Yani isteyen yaptırıyor, istemeyen yaptırmıyor!

Böyle bir anlayışı ve uygulamayı ben ilk defa memleketimde gördüm.

Keza bizim bulunduğumuz binada da biz aynısını yaşadık (gülme komşuna…) 8 dairelik binada sadece 2 daire MANTOLAMA yaptırdık. Şimdi bizim binayı gören dışardan gelmiş yabancı misafirler de, benim ilk gördüğüm gibi ŞAŞIRIYORLAR’dır herhalde!

Site yönetimi veya apartman yönetimi olsaydı herhalde durum farklı olurdu…

İşte, güzel memleketim Yalvaç’ta toplu konutlarda toplu yaşam anlayışı, bilinci, şuuru…

Üzülüyorum, bu vurdumduymazlık böyle giderse, toplu konutlar, kısa süre sonra bir kısmı harabe konutlara dönüşecek, 1. Gruptan 8. Gruba kadar birçok binada bu dönüşümü (HARABE) görmek mümkün, hepsi milli servet, bunun için öncelikle SİTE anlayışı ve yönetimine geçilmelidir!..

Diyorum ancak bu mümkün görünmüyor gibi. O zaman Kanuna göre (Kat Mülkiyeti Kanunun 34. Maddesi) zorunlu olan her apartman kendi içinde yönetimini oluşturmalı, binada ve sınırlarına ait çevrede gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.

Toplu hareketle toplum bilinci geliştirilmelidir. Apartmanlar arası ortak kullanım alanların da ise yerel yönetim belediyemiz tarafından peyzaj düzenlemesi yapılmalıdır. Çevre ve çöp vergilerini ödeyen toplu konutlarda yaşayanların, güzel bir çevrede yaşama hakkı olmalıdır, diye düşünüyorum.

Bu arada hakkını vermek gerekir; toplu konutlarda çok azında çevre düzenlemesi olmasa da,  en azından binaların bakımında toplu hareket edenler de var. Darısı tamamına(!)…

Güzel memleketim Yalvaç hep güzellikleri hak ediyor. Hep beraber el ele güzelliklere…

Selam, sevgi ve saygılarımla.

Zafer KARAER

NOT: Toplu konutlar Zafer Mahallesi dışında Yalvaç’ın diğer mahallelerinde de apartman yaşamının çok farklı olmadığını duyuyorum, görüyorum..

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...
  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...