logo

DOKUNARAK VEYA OVARAK TEDAVİ


Nazif KURUCU
nazifkurucu@hotmail.com

İnsan hatta hayvan hastalıklarının çoğunda; psikolojik bir etken vardır. Dokunmak, ovmak, teselli etmek çoğu zaman etkili olur.

 

Ben çocukken Yalvaç’ta doktor yoktu. Mahallemizde; MATLAK GARISI denen yaşlıca bir nene; kendisine başvuranların ağrılarını; ovarak ve okuyup üfleyerek iyileştirirdi.

 

Hastası olanlar ve başı ağrıyanlar, çoğu zaman; komşu kapılarına varıp “SİZDE HAP VAR MI?” diye ilaç sorarlardı. Hapın ne hapı olduğunun önemi yoktu. Bulduğu herhangi bir hapı yutanların, ağrısı geçiveriyordu. Bu etki elbette psikolojiktir.

 

Sonra Müftünün oğlu İrfan bey, doktor olup geldi. Güçlü sülaleden bir doktor ve Hisarardı köyünden bir başka doktor geldi ilçeye.

 

* Hastalar, “Urfan toktur bi elledi; hastalığım geçiverdi” derlerdi.

 

* Hisarardı köylü olan doktor ise; “başı ağrıyanların kafa derisine su iğnesi yapıyormuş ve öylece iyileştiriyormuş diye” duyardık.

 

Bedensel hastalıkların da, psikolojik bir tabanı mutlaka vardır: “O Sürmene yaylası, on beş doktora bedel!” diyen bir türkü var. Demek ki, temiz hava ve gamsızlık da hastalıkların iyileşmesinde etkili olabiliyormuş.

 

* Dilimizde (tebdil heva)HAVA DEĞİŞİMİ diye bir tabir var. Özellikle askerliği sırasında hastalananlara, askeri doktorlar; (tebdil hava) hava değişimi önerirlerdi.

 

* Hasta asker veya yedek subay, doğduğu yerlere gider; ana babasına ve akrabalarıyla yakınlarına kavuşur. Böylece beklenenden daha önce iyileşirdi.

 

Birçok ülkelerin savaşa girdiği ortamda; mahrumiyetlerin ve fakirliğin tavana vurduğu dönemde; vatandaşlar daha çok hastalanır.

 

Savaşların ve kıtlıkların hastalıkları artırdığı gibi; bitmeyen siyasal dalaşmalar da, insanların ve toplumun psikolojisini bozar.

 

Ülkede birçok insan açlıkla boğuşurken; yetkililerin padişahlığa özenircesine; devlet parasını har vurup harman savurmaları; zırhlı mercedes ve uçak saltanatına kalkışarak ipotekli dış borçları çoğaltmaları, yanlış olur.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...