logo

Av. İsmail Akyürek: “ACELECİ RUŞEN”

Yaklaşık son otuz-otuz beş yıldır Ruşen 100 kilodan aşağıya sanırım hiç düşmedi. Onu yakinen bilmeyenler, bu hantal vücutla Ruşen’i çok ağır, hareketsiz değerlendirebilirler. Ama bu yanlıştır.

Ruşen aslında tez canlıdır. Durduğu yerde duramaz, bir yerde fazla oturamaz, hareketli ve acelecidir. Bu aceleciliğini ve tez canlılığını yaşamı boyunca sürdürdü.

Ruşen’in güzel bir zekâ yapısı var iken, acelecilik yaptı, öğrenime önem vermedi ve kesti. Hemen iş kurarak ve evlenerek hayata atıldı. Bu aceleciliği onun hayrına oldu tabii. Bir iş ve yuva kurdu. Yalvaç’ımızın kırk yıldır aydınlanmasında önemli bir yer almış bulunan “Özyalvaç” gazetesini kazandırdı Yalvaç’ımıza.

Alkol ile tanışması da bir aceleciliktir. Sık sık latife olsun diye takılırdım. Derdim ki, yahu be Ruşen sen şu zıkkımı hiç içmesen, yahut kitabına uygun içsen, inanır mısın 100 yaşını aşarsın ve “dalle” diyenlerin arasına girersin. Zira anne ve babasının doksan yaşı civarlarında öldüğünü, genetik kurallar gereği kendisinin onlardan fazla yaşayabileceğini söyler, takılırdım. Keh! keh! Gülerdi.

En bariz, uçuk tez canlılıkları yazılarında vardır. İlçemize yeni atanmış bir kaymakam veya herhangi bir kamu görevlisi, Ruşen’in rahlesinden geçerdi önce. Üzerinde durduğu, takip ettiği kamu görevlisi bir yanlışlık mı yaptı? Ruşen bu istenilmezliği ve yanlışlığı gördü mü? Artık Ruşen’i tutamazsınız.

Aceleci, tez canlı ruhunu gizleyemez ve hemen sergiler.

Kanıtı, sabıka kaydıdır. Baktığınızda Ruşen’in şahsi çıkarı için eleştirdiği, eleştiride ifrata kaçtığı bir tek olay bulamazsınız. Bir sahifeyi geçen sabıka kaydı hep takip ettiği, mercek altına aldığı kamu görevlisine Yalvaç halkının çıkarları için yaptığı haber, yazı ve sözlü çıkışlarından oluşmuştur. Ruşen’in bunların tekinde şahsi çıkarı yoktur. Nitekim vatandaşımız da Ruşen’in eleştirdiği bu kamu görevlilerini, Ruşen’den sonra muhakkak eleştirmişler ve Ruşen’i haklı çıkarmışlardır. Ancak Ruşen yukarıda da anlattığımız gibi aceleci olduğundan başlangıçta haksız bir görünümde kalmış, haklılığı hep sonradan anlaşılmıştır. Çünkü kırk yıldır hep takip ederim, hep sonradan haklı çıkmıştır, haklılığı anlaşılmıştır.

Zaten şahsi çıkarı olsa idi bir sahifeyi geçen sabıka kaydı olmaz, ama apartmanları olur idi. Ama gördüğünüz gibi apartmanları yok, onlarca apartmana bedel mirası “Özyalvaç”ı var.

Yakın bir anım ile özetlemek istiyorum:

Bir gün bir toplantıdayız, Ruşen’le aynı masadayız. Toplantıyı düzenleyenler üç kişilik bir divan oluşturmuşlar, hep onlar konuşuyorlar. Bir türlü katılımcılara söz sırası gelmiyor. Saat de ilerledi. Hala divan topu birbirlerine atıyor. Baktım Ruşen’de hareketlenme başladı. Haklı olarak itirazı var.

“Ruşen neyin var?” dedim. “Neyim olacak yahu! Biz bunları dinlemeye mi geldik? Yoksa onlar mı bizleri dinlemek için davet ettiler?”

Ruşen herkesin aklından geçirdiğini, ancak bir türlü söyleyemediğini dillendiriyordu. Ve haklı idi, yukarıda anlattığım sabıkalar meselesinde olduğu gibi. Durduramadım ve Ruşen patladı divana karşı:

“Yahu hep siz konuşacaktınız da bizleri buraya niye çağırdınız?” diye avazı çıktığınca bağırmaz mı?

Anımsıyorum, salon buz kesti. Ama.

Ruşen yine haklıydı, ancak aceleci idi. Tüm salon alkışladı, o da salonu terk etti gitti.

*****

Yine acelecilik yaptı.

Bizlerden önce öldü. Ama çok güzel ve sevenlerini, daha doğrusu yaşıtlarını, örneğin bizleri imrendiren bir ölüm biçimi ile öldü. Çekmeden ve hızlı ölüm.

Aydınlıklar içerisinde yat Ruşen (Ruşen, aydınlık demek zaten)…

12.05.2006

Av. İsmail AKYÜREK (Merhum)

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.