logo

PUTİN’İN HAYALİ


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

İnsanı, diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden biri, kendisinin ve atalarının geçmişte yaşadıklarıyla ve özellikle yaptıklarıyla övünmesidir. Diğer hiçbir canlı atasıyla, dedesiyle övünmez, öyle bir derdi de yoktur. Örneğin bir aslan yavrusu, kral olan babasını ya da dedesini diğer canlılara övünerek anlatmaz ve kendisine de bir kahramanlık payı çıkarmaz. Ancak, insanların tamamında böyle bir hastalık vardır. Hikâyeleştirdiği olayları çağdaşlarına ve özellikle ölümsüzleşmek için genç kuşaklara anlatıp dururlar. Anlatılan hikâyelerde her zaman yapılan kahramanlıklar ön plandadır. Yapılan kahramanlıkların içerisinde de savaşmak ve öldürmek, diğer yapılanlardan daha da öndedir. Bu tür hikâyeler, coşkun bir ses ve kibirli bir beden diliyle, övünerek anlatılır. Suçlu her zaman karşı taraftır. Mağdur ve kendisini savunmak zorunda kalan ve de içerisine düşürüldüğü müşkül durumda, kahramanlıklar yaparak kurtulan ise hikâyeyi anlatan ya da onun atalarıdır. Suçlu olan karşı tarafı kötüleyip, küçümseyen hikâyeler, hep “bir zamanlar” diyerek başlar. Anlatılan olaylar, geçmişte yaşanmış ve üzerinden çok uzun zaman geçmiştir. Kendilerine göre övünç kaynağı olan; bu tür hikâyeleri anlatan bireyler ve toplumlar, ciddi anlamda problemli ve hastalıklı bir ruh haline sahiptirler. Yaşanmış bitmiş ve üzerinden yıllar, uzun yol almış bu tür hikâyeleri anlatmanın birçok nedeni olabilir. Kendi pasifliğini ve hatalarını atalarının kahramanlıklarıyla(!) örtmek; yandaşlarını gaza getirerek birlik oluşturmak, amaçları doğrultusunda bireyleri/halkları sorgusuz ve sualsiz harekete geçirebilmek vb.. Sanırım en önemlisi de “hak” iddia edip kötü hayallere kapılmaktır.  Bu tür hayaller bireysel ise çoğu zaman hikâyelerde kalır. Toplumların ve devletlerin böyle hayalleri ise iki farklı sonucu ortaya çıkarır. Eğer toplumlar ve devletler, objektif olarak geçmişten ders çıkarıp bireyleri ve halkları doğru eğitmek isterlerse bu tür hikâyelerin çok büyük faydası olabilir. Ancak, anlatılan o geçmişleri aynı düşünce ve biçimde yeniden kurmaya çalışmaları çok korkunç acıların yaşanmasına ortam hazırlar.

Genellikle nasyonalist yöneticiler, “bir zamanlar” deyip cümleye başlayarak, hak iddia edeceği şeyle/şeylerle ilgili bir altlık oluştururlar. Bunun en güzel ve en yeni örneğini, Ukrayna’yı işgal etmeye karar veren Putin’in yaptığı konuşmadır. Yaptığı, Ukrayna Halkı’nın aslını, dilini inkâr eden şövenizt, bir konuşmaydı. Ukrayna Devleti’nin, Ekim devrimiyle Lenin tarafından uydurma bir biçimde oluşturulduğunu; aslında bunların Rus Halkıyla aynı olduklarını “Slav” tezi çerçevesinde anlatmaya çalıştı. Putin kafasının arkasında yatan gerçek düşünceyi gizleyerek ve Lenin döneminde yapılanları bahane ederek, saldırısına haklı gerekçeler uydurmaktadır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, 1991’de dağıldıktan sonra, hemen fabrika ayarlarına dönen ülkede, Rus milliyetçileri ön plana çıktı ve ırkı tanımlayan “Rusya” adı kullanılmaya başlandı. Bu, tamamen Çarlık Rusya’sının parlak günlerine geri dönme hayallerinden kaynaklanmaktadır. Çarlık Rusya’sı, acımasız ve oldukça gaddar olan ve bundan dolayı Korkunç İvan olarak isimlendirilen İvan’ın 1547 yılında “Çar” unvanı kullanmasıyla kuruldu ve 1721 de Çar I. Petro tarafından “Rus imparatorluğu” ismiyle çok geniş alanlara hükmetti. Rusların, batının teknolojilerini öğrenip kullanmalarını sağlayan ve birçok yenilikler yapan bu ilginç kişilik, Osmanlılar tarafından “Deli Petro”, Ruslar tarafından ise “Büyük Petro” olarak isimlendirilmiştir. İmparatorluğun sınırları içerisinde bulunan Asya ve Avrupa halklarından oluşan çok farklı milletleri, kendi ve Rusların çıkarları doğrultusunda kullanmış ve sömürmüştür. Büyük bir asimilasyon politikası uygulayarak bu milletlerin kültürlerini, dillerini ve yerel geleneklerini ortadan kaldırmış ve de Rus milliyetçiliği çerçevesinde “tek”leştirme politikası uygulamıştır. Bu halklardan bir tanesi de Ukraynalılardır. Yirmi yılı aşkındır Rusya’nın yönetiminde bulunan Putin’e böylesine inkârcı ve faşist bir konuşmayı yapma cesaretini, Ukrayna’ya uygulanan ve yüz yıllardır devam eden asimilasyon ve sömürü düzeni vermektedir. Putin, bir Büyük (Deli) Petro olma hayali taşımaktadır. Petro’nun korkunç acılar yaşatarak hükmettiği ve sömürdüğü bütün halkları, Rus Milliyetçilerin çıkarları doğrultusunda yeniden sömürmek ve kendi egemenliğine almak istemektedir Putin. Yaşanan ve yaşanacak olan acılar hiçbir zaman Putin ve Putin benzeri yöneticilerin umurunda olmayacaktır…

İnsanlardaki bu geçmişle övünme ve onu yeniden inşa etme hastalığı bitmediği sürece, dünya üzerinde birçok savaşlar ve sayısız acılar yaşanacaktır…

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...
  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...