logo

Geçmişten (tarihten) ders alınır


Tayyar Cem ERALP
ozhanozgul@hotmail.com

Geçmişten (tarihten) ders alınır..

Geçmişin bir bölümünü kötüleyerek ya da kutsayarak bir yere varılmaz..

Biz okullarda düşünmeyi, sorgulamayı, yargılamayı, akıl yürütmeyi öğretemedik.

İlkokulda, ortaokul ve lisede Nil Nehri’nin, Missisipi’nin uzunluğunu, Amazon’un debisini, Karlofça Anlaşmasının maddelerini, Everest Tepesinin yüksekliğini, bütün devletlerin başkentini, matematik, cebir, geometri, fizik, kimya formüllerini ezberlettik. Sebep ve sonuç ilişkilerini değerlendirmeyi, neden diye sordurmayı akıl edemedik.

Üniversitelerimizde yeni fikirler üreten mühendis değil, ezberlediğini yapan kalfa yetiştirdik…

Tarihi, tarihçi olmayan tarih yazarı Emin Oktay’ın kitaplarından öğrendik…

1.Dünya Savaşından sonra Osmanlı’nın parçalanması ve Anadolu’nun işgal edilmesi üzerine başlatılan Kurtuluş Savaşı ile Fransızların, İtalyanların, Rusların ve Yunanlıların işgalinden kurtarılan Anadolu’daki pek çok il ve ilçede Kurtuluş Günleri düzenlenir ve kutlanır.

Ama 1915’te geçemedikleri Çanakkale’yi 1918’de tek mermi atmadan geçen İngilizler tarafından işgal edilen ve 1923 yılında işgalden kurtarılan İstanbul’un kurtuluş günü kutlanmaz… Neden?..

Üniversiteyi bitirmiş kaç kişi İstanbul’un hangi tarihte kurtulduğunu, İngilizlerin hangi tarihte İstanbul’dan ayrıldığını bilir?.. Bilmeyiz çünkü bize Kurtuluş Savaşının 9 Eylül 1922’de Yunanlıların İzmir’de denize dökülmesiyle bittiği öğretildi.

1916 yılında Kuttül Amare’de Osmanlı Ordusu karşısında tarihinin en büyük yenilgisini alan İngilizlerin, 1952 yılında Türkiye’nin NATO’ya girebilmesi karşılığında tarih kitaplarımızdan nasıl çıkarttığını da bilmeyiz…

Sorgulamayan, yargılamayan, doğru mu, eğri mi araştırmayan, ideolojik saplantı içerisindeki milletler her söylenenin peşine takılır…

Az gelişmiş milletlerin bu zaafını iyi bilen sömürgeciler az gelişmiş milletleri istediği gibi böler, ayrıştırır, düşmanlaştırır, birbirine kırdırır ve istediği gibi yönetip istediği gibi sömürür…

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...