• İYİ Parti Yalvaç Mustafa Kodal
  • MHP Hüyüklü Belediye Başkan Adayı Kadir MİNNET

logo

Yeni Çağ ve Arkeoloji


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Doğum sancıları sıklaştı. Yeni bir çağa uyanmaya az bir zaman kaldı. Umarım bütün dünyayı etkileyen ve yaşadığımız çağın sonunu getiren bu bitiş felaketi, iyi bir başlangıcın sebebini oluşturur. Bu sebepleri, doğru analiz edebilirse insan bir daha böyle korkunç felaketler yaşamak zorunda kalmaz. Fakat aynı hataları tekerrür ederse ki ihtimal dâhilînde, korkunç bir kâbustan uyanıp daha korkunç bir kâbusta figüran olur. Gelecekte aynı hataları yapmamak için geçmişi çok iyi ve doğru bilmek gerekir. Bu güne kadar geçmişten yaşananlar doğru olarak aktarılmadığı için devletler, hükümetler, ırklar, ideolojiler ve politikacılar “Amerika Kıtası’nı” hep yeniden keşfediyor (!) ve yaptıklarını doğru görüyorlar. 20. yy içeresinde milyonlarca insanın ölümüne ve acı çekmesine sebep olan savaşlar, yaşanan deprem vb. korkunç felaketler bunun en iyi ispatıdır. Peki, insanlar yaşananlardan neden doğru dersi çıkaramıyor ve ona göre önlemler almıyorlar. Buraya birçok sebep yazılabilir, ama biz geçmişi yazan ve yazdıranların yanıltması üzerinde duracağız. Yazılan ve yazdırılanlar doğru olsaydı doğru ders çıkarılır ve bu kadar büyük felaketler yaşanmazdı. Arkeolojik kazılar arttıkça dünya tarihinin ne kadar yanlış, eksik ve tamamen taraflı yazılmış olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bundan dolayı yazılan ve yazdırılan tarihi artık bir kenara bırakıp geçmişi kendi tarafsız kaynağından öğrenmek daha doğru olacaktır. Tarafsız, doğru kaynak olan antik kentlerde, arkeolojik kazılarla geçmişe yapılan otopsi ile bu yaşlı dünyanın kara kutusu olan insan hakkında genel doğrular ortaya çıkarılır. Geçmişe seyahat etmeyi sağlayan vize arkeolojidir. Arkeoloji öğrenildiğinde yapılan hatalar azalır, insanlar gücün ve cehaletin getirdiği kibirden kurtulur ve de en önemlisi ölümlü olduğunu unutmaz ona göre davranırlar.

Tarihle ilgili en doğru bilgiler ören yerlerine dönüşmüş antik kentlerden okunur. Arkeolojinin stratigrafik katmanları arasında, yaşanılan her şey bittiği şekliyle korunur. Binlerce yılın yaşanmışlıkların oluşturduğu bu katmanlar, her fırça darbesiyle tozları silinip aralanır ve bir elmas gibi parlayan geçmiş, dile gelerek yaşanmışlıkları olduğu gibi anlatmaya başlar. Ortaya çıkarılan geçmişin tanıkları olan kalıntılar ise yazılıp anlatılanların sağlamasını yapar. Arkeoloji, açığa çıkarılan bu verilerin geleceğin inşasında en doğru biçimde kullanılabilmesi için ırklardan, ideolojilerden ve hurafelerden uzak tarafsız bilimsel çalışmalar yürütür. Bundan dolayı doğacak yeniçağ arkeolojinin çağı olacaktır. Yalanlardan dolanlardan uzak geçmişle günümüz ve günümüzle gelecek arasında kullanılabilecek en güvenilir köprünün arkeoloji olduğu, bu çağda daha iyi anlaşılacaktır.

Tarihin hiçbir döneminde dünyaya üzerindeki bütün insanlar aynı anda aynı davranışı yapmaya mecbur bırakılmamıştı. Zerre kadar küçücük bir virüs hiçbir devlet, hükümet, yönetici, sınır, ırk ve renk ayrımı yapmadan insanları aylardır evlerine kapanmaya mecbur etti. İnsana ne kadar aciz bir canlı olduğunu gösteren aynayı tutan virüs, geçmişte yapılan hatalarla yüzleşmesi ve gelecekte ne yapmaması gerektiğini düşünmesi için de sakin bir ortam oluşturdu. Bu süreçte umarım herkes akıl, mantık ve bilimin ne kadar önemli olduğu gerçeğini kavrar ve kurtuluşun doğaya zarar vermeden, diğer canlılarla uyum içinde yaşamakta; bilim dışında sunulan çarelerin nafile ve hamaset olduğunu anlarlar. Bu süreç bittiğinde bilinçlenmiş insanlar kapitalizmin betonlaşmış “modernliğinden” uzaklaşıp doğaya dönecektirler. İşte o zaman doğanın kendi kurallarıyla yazıp, bağrında sakladığı geçmişin kitabı ören yerleri, ziyaret edilmeye başlanacak ve böylece Antik Kentler hak ettiği öneme kavuşacaktır. Bu güne kadar görmezden gelinen ve bir türlü benimsenip sahiplenilmeyen ören yerleri, ülkenin vitrinine dönüşecektir. Bir ülkenin sahip olabileceği en değerli hazinenin arkeolojik katmanlar arasındaki bilgiler olduğu fark edilecektir.

Dünyanın canlı yaşamına en elverişli yerlerinden bir olan Anadolu coğrafyasında günümüz yerleşim yerlerinin tamamının altında ya da yanı başında bulunan sayısız antik kent iyi ve doğru değerlendirilse yeniçağa mutlulukla uyanacağız. Arkeolojinin çağı olacak bu yeniçağda geçmişe ziyaretler artacak ve orada öğrenilen bilgilerle gelecek iyi üzerine inşa edilecektir.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...
  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: “İYİLİK GÜNÜ MÜ?..”

    16 Kasım 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Geçmişi 1996 yılına kadar giden, ancak son birkaç yıldır gündemde yer bulan, gerçi yeterince bulduğu tartışılan, 13 Kasım “Dünya İyilik Günü”; benim için oldukça önemli. Çünkü dünyada yerleşik düzene geçildiği 12 bin yıllık insanlık tarihinde,  gerek savaşlar, gerek kötülükler sayesinde, her geçen gün iyilik kelimesi hızla değer kaybetmekte, hatta anlamını kavrayamayan büyük çoğunluk ellerinden gelse; iyilik kelimesini sözlüklerden, tedavülden, ortadan kaldıracaklar. Tabii ki; ülkemizde de aynı tutum ve davranışlar neticesinde özellikle 1...