• İYİ Parti Yalvaç Mustafa Kodal
  • MHP Hüyüklü Belediye Başkan Adayı Kadir MİNNET

logo

Sağır


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Bugün Sağır Köyüne gittiğinizde köyün isminin neden “Sağır” olduğunu sorduğunuzda, oldukça acemice uydurulmuş hatta uydurulamamış bir hikâye anlatırlar. “Sözde Yalvaç Ovası’nda büyük bir savaş yaşanmış ve bu köyde yaşayanlar savaşın olduğunu görmemiş ve duymamışlardır. Savaş bittikten sonra savaşa katılan diğer köylüler, bu köyde yaşayanlara savaş olurken neden yardım etmediklerini sorduklarında onlar da bir savaşın olduğunu görmediklerini ve bir şey de duymadıklarını söyleyince; bunlar “sağır” demişler. Ve böylece köyün adı “Sağır” kalmış. Eğer hikâyeyi uyduran kişi/kişiler, köyden Yalvaç Ovası’na baksaydılar, hikâyeyi uyduramadıklarını hemen anlarlardı. Karakuş Dağları’nın üzerine kurulmuş olan köy, bütün Yalvaç Ovası’na hâkim bir konumdadır. O köyde oturan birinin Yalvaç Ovası’nda yaşanan bir şeyi görmemesi mümkün değildir. Köyün yaklaşık iki kilometre kuzey batısında bulunan kalesi, Erken Demir Çağı’ndan itibaren Yalvaç Ovası’nda bulunan başta Antiokheia/Yalvaç olmak üzere bütün yerleşimlerin güvenliği için oldukça önemli bir rol üstlenmiştir. Karakuş Dağları’nı aşarak Afyon Çay’a inen en önemli ve tek geçişin kontrolü de bu kaleden sağlanmaktadır. Boğaza yapılmış birbirini gören iki kuleden biri Afyon tarafını gözetlerken diğeri Sağır Kalesi’nin görüş alanındadır. Kale öyle bir noktaya yapılmıştır ki Yalvaç Ovası’nı çevreleyen dağlar üzerinde bulunan bütün kalelerde verilecek işaretleri görebilecek bir konumdadır. Özellikle bu kaleler içerisinde en önemli olan Men Tapınağı’nın bulunduğu Gemen Korusu’ndaki gözetleme kulesi ve Keçili Köyü’nün doğusunda bulunan ve de Gelendost’tan gelip Balcı Köyü’nden geçip Şarkikaraağaç’a giden yolun geçtiği Böğrüdelik Boğazı’nın güvenliğini sağlayan Halepönü Kalesi ile tam bakışımlıdır. Ayrıca, Katrancık Dağları üzerinde bulunan bütün kaleleri de görmektedir. Yani Yalvaç Ovası’na herhangi bir yerden girecek düşmanı ilk Sağır Kalesi’nde yaşayanlar görür. Kalenin yöneticileri için kalenin en yüksek noktasına bir iç kale yapılmıştır.

Köy, Hellenistik ya da Roma İmparatorluk Dönemi’nde kalenin yaklaşık 2 kilometre güneyine Afyon Çay’a giden yolun kenarına taşınmıştır. Köyün Hellenistik Dönemi hakkında bilgi az olsa da konumundan dolayı Roma İmparatorluk Dönemi’nde Antiokheia’dan sonra orta ölçekli oldukça önemli bir kent konumuna yükselmiştir. Bizans Döneminde de yeri değişmeyen köy, bugünde aynı yerde varlığını devam ettirmektedir. Köydeki bütün yapıların temelleri Antik Dönem taşlarıyla örülmüştür.

Köyde bulunan yazıtlar, kentte Hellenistik Dönemden, Hıristiyanlığın devletin resmi dini olduğu döneme kadar etkin olan Tanrıça Artemis’in tapınağından ve kült alanından bahsetmektedir. Anadolu’nun en erken döneminden itibaren tapınım görmüş olan bereket tanrıçası Kybele’nin ve Ay Tanrısı Men’in bir devamı olan Artemis kültünün bölgedeki en önemli kült merkezi Sağır Köyü’dür. Hıristiyanlıkla birlikte tapınağın yerini kilise, İslam diniyle de cami almıştır. Sağır Köyü, Erken Demir Çağı’ndan itibaren yaşamın kesintiye uğramadan geldiği ve devam ettiği bölgenin en eski köyleri arasındadır. Bugün komşu köy Körküler ile kız alıp verme geleneği de bu köylerin erken dönemden itibaren olan ilişki ve akrabalıklarından kaynaklanmaktadır.

Taş temelli, düz damlı kerpiçten yapılmış konutları, Antik Dönem Anadolu mimarlığını devam ettirmesi bakımından oldukça önemli örneklerdir. Ne yazık ki son yıllarda yoğunlaşan betonlaşmaya bu köyde teslim olmuş durumda ve eski evler bakımsızlıktan tek tek yok olup gitmektedir. Bir ülkede geçmişi aydınlatan tarihi değerlerin ve etnoğrafik eserlerin göz göre göre yok edilmesi o ülkede yaşayanların henüz yerleşik hayata geçemediğinin ve oralı olamadıklarının göstergesidir. Unutmayalım ki uydurulamayan hikâyelerle köylerin adının değiştirilmesi o köyleri yerli ve milli yapmaz. Geçmişle bağlantısı kopmayan toplumlar, ancak sağlam bir gelecek oluşturabilirler.

Sağır köyü kökleri çok eskiye giden ve Anadolu’nun zengin geçmişinden beslenen diğer yerleşimler gibi zengin bir yerel kültüre sahip olmasına karşın, yaşanan zamanın getirmiş olduğu yozluğa teslim olmuş ve nüfusunun büyük bir bölümünü göç vermek zorunda kalmıştır. Geçmişin sürekliliği köyün her noktasında görülmektedir. Örneğin kalenin güneyindeki giriş kapısının hemen önünde bulunan bol soğuk suyu akmaya devam eden çeşmenin, bugün de bahar bayramlarında kurbanların kesildiği ve pikniklerin yapıldığı kutsal bir alan olarak kabul edilmesi ve de köyün içerisinde ziyaret olarak kabul edilen türbelerin yer seçimi gibi.

Dünyanın büyük efsanelerin yaratıldığı Anadolu topraklarında, Sağır Köyü ve diğer yerleşimlerin isimleri için uydurulan/uydurulamayan hikâyelerin varlığı “Sağır duymaz uydurur” deyimini çok güzel örneklemektedir.

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...
  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: “İYİLİK GÜNÜ MÜ?..”

    16 Kasım 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Geçmişi 1996 yılına kadar giden, ancak son birkaç yıldır gündemde yer bulan, gerçi yeterince bulduğu tartışılan, 13 Kasım “Dünya İyilik Günü”; benim için oldukça önemli. Çünkü dünyada yerleşik düzene geçildiği 12 bin yıllık insanlık tarihinde,  gerek savaşlar, gerek kötülükler sayesinde, her geçen gün iyilik kelimesi hızla değer kaybetmekte, hatta anlamını kavrayamayan büyük çoğunluk ellerinden gelse; iyilik kelimesini sözlüklerden, tedavülden, ortadan kaldıracaklar. Tabii ki; ülkemizde de aynı tutum ve davranışlar neticesinde özellikle 1...