• İYİ Parti Yalvaç Mustafa Kodal
  • MHP Hüyüklü Belediye Başkan Adayı Kadir MİNNET

logo

Pisidialı Gençler ve Alketas (1)


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Gözetleme kulesinde oturan gözcü, kentin bulunduğu dağın doğu eteğinde kente doğru gelen binlerce askeri gördüğünde panik içerisinde koşarak dar taş merdivenlerin dik oluşuna aldırmadan basamakları ikişer üçer atlayarak kale komutanının yanına geldi. Dizlerinin bağı çözülmüş, sararmış rengiyle dili dolaşarak gelen askerleri anlatmaya çalıştı. Kale komutanı nöbet yerini terk ettiği için onu azarladı ve yanındaki askerlere gidip bakmalarını emretti.

Kuleye çıkan askerler haberin doğru olduğunu ve birçok askerin kentin surlarının önüne yaklaştığını bağırarak bildirdiler. Kale komutanı savaş borusunu çaldırarak bütün askerlerin hazır olması emrini verdikten sonra kendisi de surların üzerine çıktı. Çok geçmeden surlara yaklaşan askerlerin kaleyi kuşatmak için değil başkalarından kaçarak panik içerisinde geldiklerini fark etti. Biranda gözü, kalenin doğu kapısına yönelmiş, yaklaşık otuz askerin korumak için çember içerisine aldıkları süvariye kaydı.

Süvarinin, bu dağlık arazide binicilikte gösterdiği ustalık ve uçuşan mor pelerini onun komutan olduğunu açık bir şekilde gösteriyordu. Dağın eteklerine baktığında, surlara yaklaşmış olan askerleri kovalayan binlerce askerin düzenli bir biçimde kaleye doğru geldiğini gördü. Yanındaki subayına bir birlik ile süvarinin yaklaştığı kalenin doğu kapısına gitmesini bu durumu ve süvarinin ne istediğini sormasını istedi.

Kapıya ulaşmış olan süvarinin korumaları kapıya sert bir biçimde vurarak kapıyı açmalarını yalvararak istediler. Kapının üzerindeki küçük pencereden dışarı bakan subay, atının üzerinde tedirgin bakışlarla etrafına bakınan süvariyle göz göze geldi. Kim olduğunu ve ne istediğini sordu. Süvari, İskender’in krallık yüzüğünü verdiği ve en çok güvendiği Generali Perdikkas’ın kardeşi Alketas olduğunu ve kaleye sığınma talebinde bulunduğunu söyledi. Haberci, kentin meclisinde toplanmış, kenti kuşatan bu tehlikeyi ve savunma önlemlerini kendi aralarında tartışan yaşlılara, süvarinin isteğini iletti.

Kentin hafızası olan yaşlıların birçoğu, sığınma talebinde bulunan bu genç süvariyi içeri alırlarsa kentin başına büyük bir felaket açacaklarını, bundan dolayı bu durumda kent olarak tarafsız kalmayı önerdiler. Bu yaşlıların dizlerinin dibinde yetişmiş olan gençler, kapılarına gelmiş ve yardım isteyen birine yardım edilmemesinin ve onun geri çevrilmesinin ahlaken doğru olmadığını kendilerinden öğrendiklerini söyleyip yaşlılara karşı çıktılar. Gençlerin bu davranışları karşısında çaresiz kalan yaşlılar süvarinin ve adamlarının içeri alınmasına onay verdiler. Bu onayın doğru olmadığını ancak, ahlaken bunu yapmaları gerektiğinin farkında olan yaşlılar, hüzünlü bir biçimde birbirlerinin gözlerinde, yıllar önce İskender’in binlerce askerle kenti kuşatmasını ve ona karşı verilen o inanılmaz savunmayı gördüler.

Pers egemenliğine son vermek için Makedonya’dan yola çıkıp, boğazları geçerek Anadolu’ya giren İskender’in komutasındaki on binlerce Makedon ve Yunan askerinin önünde hiçbir ordu ve kent direnememiş ve birçoğu elçiler göndererek kendiliğinden İskender’e teslim olmuşlardı. Pamphylia ovasında bulunan Perge, Silyon, Aspendos ve Side gibi kentleri savaşsız teslim alan İskender, geri dönmüş Likya’yı Pamphylia’dan ayıran ve Pisidia sınırında bulunan Torosların yüksek bir zirvesi olan Solymos (Güllük) dağındaki Termessos kentini kuşatmıştı. Bu kuşatma sırasında genç olan ve kentin savunmasında büyük başarı göstermiş olan bu yaşlılar, değişen koşulların yarattığı bu durumda duygusal düşünmenin büyük felaketlere yol açacağını gördüklerinden gençleri meclisten çıkararak kendi aralarında değerlendirmenin daha doğru olacağına karar verdiler.

Subay, kapıyı açtırdı Alketas ve yanındakiler kaleye alındıktan sonra kapılar kapatıldı ve savunma pozisyonuna geçildi. Haftalardır dağlık Pisidia’da at sırtında birçok çatışmaya girmiş ve doğru düzgün dinlenememiş olan Alketas bitkin bir biçimde atından indi ve kendisine gösterilen koltuğa yığılırcasına oturdu. Etrafına toplanan gençler güvende olduğunu ve artık korkmaması gerektiğini telkin ettiler. İskender’in naibinin kardeşini bu zor duruma düşüren olayın ne olduğunu sordular. Alketas, abisi Perdikkas’ın İskender’in cenazesini, vasiyeti üzerine Mısır’a götürdüğünü ve orada yönetimde olan İskender’in diğer generali Ptolemaios ile aralarında çıkan anlaşmazlıktan dolayı Perdikkas’ın savaş kararı almak zorunda kaldığını belirti. Memphis yakınlarında Nil Nehrini geçmeye çalışırken meydana gelen feci kazadan abisinin ordusundan yaklaşık 2000 kişinin boğulmasını fırsat bilen Ptolemaios’un, kışkırtmasıyla ordunun içerisinde çıkan isyanda abisinin, bir asker tarafından sırtından hançerlenerek öldürüldüğünü gözyaşları içerisinde anlattı.

Perdikkas’ın öldürülmesi üzerine ordularının büyük bir bölümünün Ptolemaios’un tarafına geçtiğini diğer bir bölümünün de Anadolu’yu elinde tutan Antigonos’un ordusuna katıldığını uğradığı ihanetten doğan nefretle izah etti. İskender’in vasiyetini yerine getirmek ve abisinin intikamını almak için kendisine sadık arkadaşlarıyla birlikte Pisidia Dağlarına çekilerek Antigonos’a karşı bir mücadele başlattıklarını söylerken gözlerinin içi parladı. Elde ettikleri bazı başarılara rağmen fillerle desteklenmiş ve yaklaşık 40.000 kişiden oluşan Antigonos’un düzenli ordusuna karşı daha fazla direnemediklerini ve Tanrı Solymos’un evi olarak düşünülen Termessos’a sığındıklarını belirttikten sonra onlardan yardım etmelerini istedi. Bu konuşmanın yapıldığı yerin etrafında ve kalenin her yerinde koşuşturan insanların çıkardıkları gürültü arasında “surları tamamen kuşattılar” diye bağıran kale komutanın sesi duyuldu.                      (devam edecek…)

 

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...
  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: “İYİLİK GÜNÜ MÜ?..”

    16 Kasım 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Geçmişi 1996 yılına kadar giden, ancak son birkaç yıldır gündemde yer bulan, gerçi yeterince bulduğu tartışılan, 13 Kasım “Dünya İyilik Günü”; benim için oldukça önemli. Çünkü dünyada yerleşik düzene geçildiği 12 bin yıllık insanlık tarihinde,  gerek savaşlar, gerek kötülükler sayesinde, her geçen gün iyilik kelimesi hızla değer kaybetmekte, hatta anlamını kavrayamayan büyük çoğunluk ellerinden gelse; iyilik kelimesini sözlüklerden, tedavülden, ortadan kaldıracaklar. Tabii ki; ülkemizde de aynı tutum ve davranışlar neticesinde özellikle 1...