• İYİ Parti Yalvaç Mustafa Kodal
  • MHP Hüyüklü Belediye Başkan Adayı Kadir MİNNET

logo

PİSİDİA HALKI HOMONADLAR (4)


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

 

Homonadların Trajik Sonu

Prof. Dr. Mehmet ÖZHANLI

Kaledekilerin sinirlerinin bozulduğunu ve kendi aralarında ayrışmaya başladıklarını haber alan Quirinius küçük çaplı saldırılarla ve kalelerin içerisine attırdığı hayvan leşleriyle bir taraftan hastalıkların çıkmasını bir taraftan da bozulan sinirlerin daha da yıpranmasını sağlıyordu. Kış erken bastırdı ve çok şiddetli soğuklar oldu. Yiyecek iyice azaldı ve sarnıçlardaki sular artık bitmek üzereydi. Roma karargâhlarında kızartılan etlerin ve içilen Ambleda şarabının kokusu halkın dayanma gücünü iyice bitirmişti. Soğuk, açlık ve hastalıklar kalelere sıkışmış olan Homonadları çaresizliğin pençesine düşürmüş ve başlayan bahar yağmurlarıyla son umutları da akıp gitmişti.

Sonunda elindeki değneğin ucuna takılmış beyaz bezle, kaleden çıkan bir yaşlı dili dolaşarak Quirinius’a Homonadların teslim olacaklarını bildirdi. Karargâh çadırında üniformasının üzerine giydiği gümüş zırhı ay gibi parlayan Quirinius erguvan pelerini arkaya atarak paçavralar içinde derisi kemiğine yapışmış seyrelmiş saçı sakalına karışmış yaşlı Homonad’a aşağılayıcı bir ifadeyle bakarak, bütün Homonadların koşulsuz teslim olması için üç günlerinin olduğunu söyledi. Yaşlı adama diğer kalelere de haberci yollayıp teslim olmalarını bildirmeyi ihmal etmemesini de tembih etti.

Üç günün sonunda kalelerin kapıları açıldı ve açlıktan perişan olmuş aileler teker teker kalelerden çıkmaya başladılar. Yaşlıların büyük uğraşları bazı gençlerin teslim olmaktansa intihar etmelerini engelleyemedi. Elleri bağlanan kadınlar çocuklar bir tarafa erkekler bir tarafa ayırarak Roma karargâhının önündeki meydana götürüldüler. Homanad savaşçılarından dört bin tanesi yakalandı bir daha asla bir araya gelip yurtlarına dönemeyecekleri Roma’nın egemenliğindeki çok uzak bölgelere birer ikişer dağıtıldılar. Yaşlı erkekler, kadınlar ve çocuklalar ise aynı biçimde göçürtülerek uzak bölgelerdeki kentlere bir iki aile biçiminde yerleştirildiler. Bu savaşa değinen Coğrafyacı Strabon’un uzun yıllar yapılan hazırlıklar, harcanan paralar ve yaklaşık üç yıl süren bir kuşatmanın ardından teslim olanların başka yerlere götürülmeleriyle savaşı kansız, yumuşak bir biçimde sonlandırması, İmparator Augustus’tan olan çekincesi olsa gerek. Aslında Homonadlar teslim olduğunda savaşçıların birçoğu acımasız bir biçimde öldürüldü. Kalan erkekler ve güzel kadınlar Side ve Phaselis limanlarına götürülerek köle olarak satıldılar. Kraliçenin teslim olanların arasında olup olmadığı yapılan büyük işkencelere rağmen anlaşılamadı. Yaşlılar ve çocuklar ise Strabon’un dediği gibi başka bölgelerdeki kentlere serpiştirildiler. Başkent Homana ve diğer 44 kale yıkılarak taş üzerinde taş bırakılmadı.

Tunç Çağından beri Hitit, Phrygia, Lidya, Pers, Büyük İskender ve Hellenistik Krallıkların egemenliklerine rağmen yurtlarında içişlerinde özgürce yaşayan Anadolu’nun bu yerel halkı, İmparator Augustus’un generali tarafından acımasızca öldürüldü, sürgün edildi ve yakılıp yıkılan yurtlarına Roma yandaşı başka halklar yerleştirildi.

Homanadların etkisiz hale getirilmeleriyle rahat bir nefes alan Roma İmparatoru ve Senatosu, bu acımasız katliamı yapan P. Sulpicius Quirinius için zafer töreni düzenledi; erguvan rengi mor bir toga ve defne çelengiyle büyük bir general olarak selamlayıp ödüllendirdi. Roma’ya yapmış olduğu bu ve benzer hizmetlerden dolayı Quirinius öldüğünde ihtişamlı bir devlet töreniyle defnedildi. Quirinius’un yurtlarından koparıp sürgün ettiği binlerce insan ise yaşananları bir türlü kabullenip anlayamadan yokluk içerisinde, yurt özlemiyle öldüler. Bu büyük felaket, onların çocuklarını, torunlarını ve daha sonra dünyaya gelen nesillerini de etkiledi.

İnsanlara bu korkunç acıları yaşatan Roma İmparatorluğunu ve ondan sonra bu topraklara egemen olanların tamamını, zaman değirmeni öğüttü ve başka şeylere dönüştürdü. Değişmeyen, her baharla birlikte Anamas ve Sultan Dağlarına göçen Honamlı Yörüklerin, Torosların zirvelerinde bulunan Homanad kalelerinin eteklerine kurdukları obaları ve otlattıkları keçileri oldu…

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...
  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: “İYİLİK GÜNÜ MÜ?..”

    16 Kasım 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Geçmişi 1996 yılına kadar giden, ancak son birkaç yıldır gündemde yer bulan, gerçi yeterince bulduğu tartışılan, 13 Kasım “Dünya İyilik Günü”; benim için oldukça önemli. Çünkü dünyada yerleşik düzene geçildiği 12 bin yıllık insanlık tarihinde,  gerek savaşlar, gerek kötülükler sayesinde, her geçen gün iyilik kelimesi hızla değer kaybetmekte, hatta anlamını kavrayamayan büyük çoğunluk ellerinden gelse; iyilik kelimesini sözlüklerden, tedavülden, ortadan kaldıracaklar. Tabii ki; ülkemizde de aynı tutum ve davranışlar neticesinde özellikle 1...