logo

Oyuncak Dünyası


Ünal Örnek
unalornek@hotmail.com

Ne zaman bir oyuncak görsem çocukluk günlerime dönerim.

Oyuncaklarla şekillenen çocuk dünyamda yaşadıklarım ve yaptıklarım aklıma gelir.

Ailemin yokluk günlerinde bana oyuncak alın cesaretini göstermediğim ve kendi oyuncağımı kendim yapmanın hazzını yaşarım.

Her oyuncağını kendi yaratan bir çocuk olarak o yıllara ait bir oyuncakçı dükkanını bile hatırlamakta güçlük çekerim.

Telden yaptığı arabaları, şekerpancarından oyarak şekillendirdiğim arabalar gözümün önüne gelir.

Rengarenk dergilerin sayfalarından yaptığım şeytan uçurtmaları uçuşur gözlerimin önünde. Hepimizin benzer hikayeleri vardır.

Kim bilir ne oyuncaklarınız olmuştur.

Ne çeşit oyuncaklar yapmışsınızdır. İmkanları olanlar ne tür oyuncaklarla oynayarak büyümüşlerdir.

Çocukluğun hayal dünyası içinde oyuncaklarınızla neler yaşamışsınızdır. Bugün bile o günleri hatırlamak güzel bir duygu değil mi?

Oyuncaklarla ilgili konuşurken, yazarken ve okurken insan kendini adeta çocukluğuna geri dönmüş gibi hissediyor.

Oyuncaklar bizleri çocukluktan itibaren geleceğe hazırlayan araçlar gibidir.

Çocukluğun hayal dünyası içinde yaşamın bir provasını yaparız oyuncaklarla.

Hayatın bütün rollerini üstleniriz.

Anne baba, çocuk oluruz.

Meslekler seçer polis, asker, pilot, şoför, itfaiyeci,aşçı, doktor, hemşire ve birçok mesleğin içine gireriz.

Oyuncak bir arabada, uçakta ve gemide seyahat eder, hayal dünyamız içinde evler yapar, iş araçları ile işler yaparız.

Oyuncak dünyası içinde gezer ve adeta geleceğimizin projelerine hazırlık yaparız.

Adeta oyuncaklarla büyürüz.

Doğumdan itibaren büyüyünceye kadar her yaşın kendine göre oyuncağı olur.

Pek farkına varmadan zevk ve yetenek alanlarımıza göre oyuncaklarımızı şekillendiririz.

Zaten oyuncakların büyüsü de burada başlar.

Gelişmiş ülkelerde bu özellikler dikkate alınırken geri kalmış ülkelerde oyuncakların bu özellikleri pek de önemsenmez.

Oyuncaklar gerçekte ülkeleri geleceğe taşıyan en temel araçlardır.

Bilgilenme, beceri geliştirme ve yetenekleri ortaya çıkarmada, toplumsa yön vermede büyük roller üstlenmektedirler.

Gelişmiş ülkelerde oyuncaklarını üretimi ve geliştirilmesi özel önem taşımaktadır.

Kurulan oyuncak müzelerinde geçmiş korunmakta, nesiller arası bağın kurulmasına fırsat yaratılmaktadır.

Bu müzelerde oyuncakların tarihsel gelişimi geleceğe aktarılmaktadır.

Mutlu, kendine güvenen ve geçmişin yaratıcı gücü ile geleceğe yürüyecek bir nesil yaratmak için oyuncak dünyasının sihirli gücü kullanılmaktadır.

Böylece bir dönem için çocukların yaşamlarını renklendiren oyuncaklar geleceğe yeni renkler kazandırılmasında yeni fırsatlar yaratmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde ekonomide, sosyal ve kültürel alandaki gelişmeleri sorgularken, oyuncakçıları ve oyuncak müzelerini gezerken ve koleksiyonerlerin oyuncaklara olan ilgisinin nedenleri incelerken, oyuncakların tarihsel gizemini öğrendiğinizde oyuncakların önemini daha iyi anlıyorsunuz.

Oyuncakları küçümseyen sözlerin ve gözlerin neleri kaçırdığını görüyorsunuz.

Küçük bir oyuncağın ne kadar önemli bir tarihsel geçmişe şahitlik ettiğine de tanık oluyorsunuz.

Son yıllara kadar pek bilmediğimiz ve dikkat etmediğimiz oyuncak dünyasını bize fark ettiren kişi şüphesiz Sunay Akın’dır.

Ülkemizde oyuncak dünyasına dikkat çeken müzeleri ülkemize kazandıran ve tarihsel geçmişlerini bize yansıtan insandır.

Ne yazık ki o söyleyene kadar hiçbirimiz bu boşluğu göremedik ve öneminin farkına bile varmadık.

En değerli oyuncaklarımız yandı ya da bir kösede kayboldu.

Ama onun çabasından sonra bir şeyi fark ettik.

Evet oyuncak müzeleri hangi yaşta olursak olalım hepimiz için önemlidir.

Oyuncak müzeleri bizi oyuncak dünyasına götüren en değerli kapılardır.

Oyuncak müzelerini gezelim.

Oyuncaklarımıza sahip çıkalım.

Ülkemizin her şehrinde bir oyuncak müzesini yaratalım ve oyuncak dünyamızı canlandıralım.

Teşekkürler Sunay Akın.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...