• İYİ Parti Yalvaç Mustafa Kodal
  • MHP Hüyüklü Belediye Başkan Adayı Kadir MİNNET

logo

Özhanlı, Gelendost’ta tespit edilen önemli buluntuyu yazdı


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Küçük Bir Taş Alet ve Cahiller

Dünyanın yaşı 4,5 milyar yıl; insanın ortaya çıktığı tarih yaklaşık olarak 2,5 milyon yıl, bu tarihten günümüze kadar dünya üzerinden milyarlarca insan gelip geçmiştir. Bunların milyonlarcasının, küçücük bir arkeolojik eser kadar insanlığa faydası dokunmamıştır. Yaşadıkları dönem ve öncesine ait hiçbir bilgiyi, tecrübeyi geleceğe aktarmadan; içgüdüleriyle hareket eden bu kuru kalabalıklar, sadece beslenme ve üreme işlemlerini yerine getirmişlerdir. Beyninin ve yeteneklerinin farkına varmadan öylesine oksijen tüketmiş ve tüketen bu insan türü maalesef tarihin her döneminde çoğunluğu ellerinde tutmuşlardır. Kötülük getiren ve büyük felaketlere sebep olan yönetici ve benzerlerini bir kenara bırakırsak; insanlık için iyi bir şeyler yapanlar sanatçılar, zanaatçılar ve düşünür bilim insanları olmuştur. Onların yaptıkları ve ortaya koydukları eserler, geçmişi doğru ve bilimsel anlamaya ve o eserlerden yola çıkılarak insanlık için iyi bir şeyler üretmeye vesile olmuştur ve olmaya devam etmektedir.

Gelendost sınırları içerisinde kalan Böğrüdelik Mağarasında bulduğumuz çakmak taşından yontulmuş küçücük bir alet, bölge insanın en eski tarihine projektör tutmaktadır. Mağara Dedegöl Dağlarının eteklerindedir. Dedegöl Dağlarının alçalarak sonlandığı noktada başlayan Değirmen Deresi, Madenli Köyüne kadar inmektedir. Derenin tam başlangıcında, Yenicekale Köyü sınırları içerisinde kalan alanda günümüzde bir sulama göleti yapılmıştır. Derin ve dar bir vadi olan Değirmen Deresi ismini üzerinde kurulmuş olan su değirmenlerinden almıştır. Özellikle derenin başlangıcında bulunan kayalık bir tepe, suyun etkisiyle zamanla yarılmış ve yıllarca meydana gelen aşınmalardan dolayı derin bir kanyon görünümü almıştır. Bu kanyonun içerisindeki kayalarda irili ufaklı mağaralar ve oyuklar bulunmaktadır. Derenin güney tarafında kalan kaya kütlesinin tam ortasında, vadiye hâkim noktadaki mağara, halk arasında “Böğrüdelik” ya da “Kabızini” olarak isimlendirilmektedir. Mağara girişinin olduğu tarafta ve arkasında tavanı çökmüş ve mağaranın üstü, delikli bir kemere dönüşmüştür. Böğrüdelik ismi de buradan gelmektedir. İki yanı açık olan mağaranın ağız genişliği 15, yüksekliği 3 ve derinliği 200 metredir.  İçerisinde oldukça yüksek bir dolgu tabakası bulunan mağarada farklı dönemlere ait çok sayıda seramik kap parçaları ile çakmaktaşından ve obsidiyenden yontulmuş taş aletler bulunmuştur. Bulunan taş aletler arasından bir tanesi, bölgenin en eski tarihini vermesinden dolayı oldukça önemlidir. Orta Paleolitik Döneme tarihlendirilen bu arkeolojik buluntu ile artık rahatlıkla; MÖ 30 bin yılından itibaren Yalvaç, Gelendost ve Şarkikaraağaç ilçelerinde yani Sultan, Karakuş ve Dedegöl Dağlarıyla çevrili bitek ovada insan yaşamı olduğu söylenebilir. Parasal değeri olmayan bu taş aletin, bilime ve insanlığa sunduğu bilgiye değer biçilemez.

Dağlarla çevrili olan bu ilçelerde çok sayıda mağara yerleşimi görülmektedir. Ve bu mağaraların büyük bir kısmı, Paleolitik Dönemden başlayarak günümüze kadar hiç kesintiye uğramadan insana ev sahipliği yapmışlardır. Ancak, bilinçsiz, açgözlü insanların yıllarca yaptıkları kaçak kazılar yüzünden; kültür katmanları tahrip edilmiş ve arkeolojik materyal ya parçalanıp kırılmış ya da kaybolmuştur. Bu talanlardan arta kalan buluntular, insanın avcı ve toplayıcı olarak yaşadığı dönemlerde ne tür aletler kullandıklarını ve bunları nerelerden elde ettiklerine yönelik önemli somut verilerdir. Mağaralarda ve Höyüklerde ele geçen obsidiyen aletlerin getirildiği yer, Aksaray ili sınırları içerisinde bulunan volkanik Hasan Dağıdır. Bu eserler, dönemin ticareti ve kullanılan yol ağına da ışık tutmaktadır.

Böğrüdelik Mağarası, Isparta’dan gelip Gelendost’tan geçip Şarkikaraağaç ve Konya’ya devam eden antik yolun tam olarak üzerinde yer almaktadır. Derbent Boğazında bulunan mağarada yaşayanlar, Gelendost, Şarkikaraağaç ve Yalvaç Ovalarına hâkim bir konuma sahiptirler. Mağaranın tam karşısındaki düzlükte günümüzde Halepoğlu mevkii olarak adlandırılan yerde; yolu ve boğazı kontrol etmek için Demir Çağında büyük bir yerleşim kurulmuştur. Yerleşim, günümüzde 500 metre kuzeyde bulunan Keçili Köyüne kaymıştır. Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemlerine ait çok sayıda arkeolojik veri barındıran Halepoğlu yerleşimi, Antiokheia Men Kutsal Alanında bulunan kuleler ile Yalvaç ve Gelendost Ovalarını çevreleyen dağların üzerindeki bütün kale ve kuleleri görmektedir. Aynı zamanda geçidin Şarkikaraağaç tarafını kontrol eden Yenicekale ile de bakışımlıdır. Böylesine çok önemli bir kesişme noktasında yer alan mağarada bulunan taş alet, bölge insanın MÖ 30 bin yılından itibaren yerleşim ve yol ağlarını pekte değiştirmeden yaşamını devam ettirdiğinin arkeolojik tanığıdır.

Bizden 32 bin yıl öncede Konya tarafından gelip Isparta ve diğer yerleşimlere giden insanların Yenicekale’den Derbent boğazını geçip Balcı Köyü üzerinden Eğirdir Gölü kıyısına vardıklarının belgesi olan bu küçük taş alet vb. bize, geçmişin bütün hikayesini anlatmaktadır. Geçmişin belleğini oluşturan ve sizin hikayenizi anlatan bu tür aletlerin, bal yapmaz cahiller tarafından kırılıp parçalanmasına göz yummak insanlığa büyük bir ihanettir. Kısacası, son yıllarda ülkemizde yaygınlaşan define bulma hastalığı, geçmişe ve insanlığın ortak mirası olan tarihi eserlere geri dönüşü olmayan büyük tahribatlar vermektedir. Kayanın içerisinde altın arayan bu zihniyetin cehaleti; vebadan, kanserden ve Covid 19’dan daha tehlikelidir. Küçücük bir taş alet kadar topluma, insanlığa katkısı olmayan bu cahillerin tedavisi de imkânsız gibi…

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...
  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: “İYİLİK GÜNÜ MÜ?..”

    16 Kasım 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Geçmişi 1996 yılına kadar giden, ancak son birkaç yıldır gündemde yer bulan, gerçi yeterince bulduğu tartışılan, 13 Kasım “Dünya İyilik Günü”; benim için oldukça önemli. Çünkü dünyada yerleşik düzene geçildiği 12 bin yıllık insanlık tarihinde,  gerek savaşlar, gerek kötülükler sayesinde, her geçen gün iyilik kelimesi hızla değer kaybetmekte, hatta anlamını kavrayamayan büyük çoğunluk ellerinden gelse; iyilik kelimesini sözlüklerden, tedavülden, ortadan kaldıracaklar. Tabii ki; ülkemizde de aynı tutum ve davranışlar neticesinde özellikle 1...