logo

İNSAN VE SAVAŞ


Prof.Dr. Zafer KARAER
ozyalvac@ozyalvac.com.tr

VAH BU DÜNYANIN HALİNE!

Hiç de Masum Değiliz!!

4,5 MİLYARLIK DÜNYADA; 2,5 MİLYONLUK TARİHE SAHİP İNSANIN;

AVCI TOPLAYICI YAŞAMDAN BUGÜNKÜ BİLİŞİM ÇAĞINA

SAVAŞLAR…

Dünya serüvenine 2,5 milyon yıl önce başlayan ve 200 bin yıllını akıllı insan olarak geçiren Homo sapiens, bunun 190 bin yılını avcı toplayıcı gezgin olarak yaşadıktan sonra, son 12 bin yılda yerleşik düzene geçerek yaşamlarını sürdürmüşlerdir. İyi mi olmuş??..

Yerleşik düzene bağlı ilk devletler 6-8 bin yıl sonra kurulmuş: Sümerler, Asurlular, Antik Mısır gibi,.. Zamanla, devletlerin sınırlarını kendi lehlerine bozma istekleri neticesinde sınır komşularının güçleri birbiri ile karşı kaşıya gelmişler.. Ve dolayısı ile komşu devletlerarası sıcak savaşlar başlamış.. Silahlı olarak M.Ö.1200’lerde Kadeş’te iki komşu devlet Hititlerle Yeni Mısırlılar arasında başlayan ilk sıcak savaş, Milattan önce Makedonya Kralı Büyük İskender ve Milattan sonra Moğol Kağan Cengiz Han gibi liderlerle kıtalar arasına taşınmış, hatta 2 defa dünya savaşı olmuş..  Dünyamızda günümüze kadar 15 bin 500’ün üzerinde bölgesel ya da ulusal savaş yaşanmış, halen yaşanmakta.. Bu savaşlarda 3 milyar 700 milyon insan ölmüş ve maalesef her gün bunlara yenileri eklenmekte… Bu arada yüzlerce devlet yıkılmış, yüzlercesi kurulmuş.. Dünyada 5 bin 600 yılda sadece 292 yıl savaşsız geçmiş.. Yani 5300 yıl savaşıyoruz..

Peki niçin savaşıyoruz??..

Hani! Dünyada bilişim çağına gelinmişti, hani insanlar düşünen, konuşarak anlaşan canlılardı.. Neden iletişimin en üst düzeyde olduğu bu çağda, konuşarak anlaşamıyor? Neden silahları konuşturuyor, konuşlandırıyorlar?.. Neden Dünyada bugün 500 bini bilim insanı olmak üzere 15 milyon kişi silah ve silah geliştirme endüstrisinde çalışıyor?.

Bütün bu soruların tek cevabı; Silah sektörünün acımasız pazarıdır; ülkelerin silahlanmaya ayrılan bütçeleri her geçen yıl arttığı bildirilen Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI)’nin raporuna göre: Dünyadaki 195 ülke 2020 yılında; en küçükten en büyüğüne, en fakirinden en zenginine silahlanmaya ayırdığı toplam bütçe 1 trilyon 981 milyar dolardır. (Son iki yılda (2021-2022) yıllık 2 trilyon doların üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.. Türkiye bütçesinin yaklaşık 5 katı!!)..  Yine aynı enstitü 2020 yılında silahlanmaya en fazla bütçeyi 778 milyar dolarla ABD’nin ayırdığı,  Çin’in 252 Milyar dolarla ikinci sırada yer aldığı, Hindistan’ın 72.9 milyar dolarla onları takip ettiği, daha sonra sırayla 61.7 milyar dolarla Rusya, 59.2 milyar dolarla Birleşik Arap Emirlikleri, 57.5 milyar dolarla Suudi Arabistan ve 52.8 milyar dolarla Almanya’nın geldiği görülür.. Türkiye 17.7 milyar dolarla 16. sırada yer alır.. Dünya ülkeleri arasında silahlanmaya bütçe ayırmayan ülke sayısı iki elin parmak sayısını geçmez.. Yani dünyada her ülke kendi çapının üzerinde bütçelerinden silaha pay ayırmaktadır..

Görüldüğü gibi ortada 2 trilyon dolarlık bir Pazar var.. Elbette pazarda ihracatçı ve ithalatçı ülkeler var..  Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI)’nin 2016-2020 arasını kapsayan raporuna göre: Dünya silah ihracatında ABD’nin tek başına dünya silah pazarının %37’sini elinde tuttuğu, sıralamada ABD’yi %20 ile Rusya, %8.2 ile Fransa, %5.5 le Almanya, %5.2 ile Çin, %3.3 ile İngiltere, %3.2 ile İtalya’nın takip ettiği bildirilmektedir.. Ortadoğu’nun güçlü ülkesi İsrail’in pazardaki payının ise %3,1 olduğu görülür..  Bu ihracatçı 8 ülkenin dışında kalan 187 ülke silah ithal ederler.. Yine aynı raporda ithalatçı ülkelerin ilk 10 sıralamasında; Suudi Arabistan, Mısır Avustralya, Çin, Cezayir, Güney Kore, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan’ın yer aldığı görülür..  burada dikkati çeken bir hususta, sürekli savaşların yaşandığı Müslüman ülkeler ithalatta ilk on içinde altısını teşkil etmeleridir.. Ne yazık ki; Hep savaşlar ithal eden ülkelerin sınırlarındadır.. İhracatçı ülkelerde savaşlar yoktur!

Şirketler bazında silah ticaretinde ise; İhracatçı ülkelere göre dağılım olduğu görülür.. Dünyada silah pazarlayan 25 büyük şirket olduğu bunların 12sinin ABD, 4’nün Rusya, 2’sinin Çin, 3’ünün Fransa, İngiltere ve İtalya’da olduğu, buna son yıllarda dünyada en fazla silah ithal eden Suudi Arabistan’dan 1 şirketin(herhalde kendi ülkesine silah ihraç ediyor) katıldığı bildirilmiştir.

Sonuç olarak yukarıda silaha ayrılan bütçeler ile ihraç eden ülkeler ve ithal eden ülkelere bakıldığında; Savaşların çıkış nedeni kolayca anlaşılır!!.. Diğer taraftan ülkeleri NATO ve dışındakiler ile ABD, Rusya ve Çin şeklinde gruplara ayırarak kategorize etmek ve savunma (!) adına ayrıştırılan grupları silahlandırmak, dünyanın farklı bölgelerinde zaman zaman küçük kıvılcımlarla çıkartılan savaşlarda bu silahları kullanmak, tamamen silah ihraç eden ülkelerin pazarlama araçları olduğunu düşünen herkes bilir..  Oysa! “Eğer tüm dünya 8 gün askeri harcama yapmayı bırakırsa; dünyadaki tüm çocuklara 12 yıl boyunca eşit ve kaliteli eğitim sağlanabilir” iddiası vardır.. Peki!! Bu 8 günler arttırılarak, gıda ve sağlık alanına aktarılsa, o zaman dünyada açlık, susuzluk, hastalıklara bağlı ölümler en aza inmez mi!!.. İşte o zaman dünya daha yaşanabilir bir hale gelmez mi? Hükmetme ve silah pazarlama adına insanları katletmeye, dünyayı mahvetmeye hiçbir ülkenin hakkı yoktur!! Dünün örneklerinde olduğu gibi; Bugün hükmeden ülkeler, yarın hükmedilen, hatta yok olan ülke olabileceğini unutmamalıdır!! Dünya ve Evren bütün canlıların ortak yaşam haklarına eşit olarak sahip olduğu mekandır..

Ne zaman silah ihraç eden ülkeler, dünyada silahtan önce sağlık, eğitim ve gıdanın önceliklerine inanırsa, o zaman savaşlar olmaz!! Yoksa!!…yarınlar bugünlerden daha kötü olacaktır..  Silahlara hayır!! Savaşa HAYIR!! Kadın, çocuk insan ölmesin, yurtlarından olmasın!

Selam, sevgi ve saygılarımla…

Zafer KARAER

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...