logo

Doğruyu Anlamak, Doğruyu Anlatmak


Ünal Örnek
unalornek@hotmail.com

Anlamak ve anlatmak bir insanın geleceğini şekillendiren en önemli kavramlardandır. Her yaşta insanın anlamak ve anlatmak konusundaki yeteneği farklıdır. Bireylerde bu yeteneğin gelişimi konulara yaklaşımı ve sorunlara çözüm bulmada yol gösteren ve onu yaratıcı kılan özelliklerdendir. İnsanların anlama ve anlatma yetenekleri her ne kadar doğuştan genetik olarak gelse de onun ailede ve toplumda yetişme tarzı da bu özelliklerini etkiler. Eğitim olarak iyi yetişmiş bireyler yaşamlarında doğruları daha iyi görürler ve anlatabilirler. Bu özellikleri ile kendileri kadar içindeki bulundukları topluma da katkı sağlarlar. 

Geleceğini düşünen toplumlar oluşturdukları güçlü kültürel ve sosyal yapıları ile sağlıklı bireyler yetiştirmeyi eğitim politikalarının vazgeçilmez hedefi olarak belirlerler. Çocuklarını geleceğe hazırlarken bağımsız düşünen,bulundukları toplumun kültürel ve sosyal değerleri kadar insani ve çevre değerlerini dikkate alan bireyler yetiştirmeye önem verirler. Onların anlama ve anlatma yeteneklerine katkı verirler. Doğruları görmesini ve kimseye biat etmeden doğruları söylemesini beklerler. Bu yaklaşımı ülkenin geleceği için bir güvence olarak görürler. Doğruları anlatan insanlar ayni zamanda doğruları anlama kapasitesine sahip insanlardır. Çevresini aldatmayan ve insanlara doğru yolu göstermek isteyen bireylerdir. Geri kalmış ve gelişmiş toplumları ayıran özelliklerden biride düşünen, gören,  doğruları anlatan ve savunan, bu uyarıları dikkate alan bireylerin sayısının fazlalığıdır. 

Diğer bir yönü ile toplumu aldatmak isteyenlere karşı uyarı görevi yapan, dikkatleri çekerek yanlışlara engel olmak isteyen insanların toplumdaki yeri ve önemidir. Onların ikazları bir ölçüde toplumun sigortası gibi görülmektedir. Doğru insanlar topluma destek olan ve güç veren, sahip çıkan bir kalkandır. Bazen bu sorumluluklarını hayatları pahasına ortaya koyarlar. Aramızdan ayrılsalar da onların sözleri ve onların bıraktıkları eserler geleceğimize her zaman ışık tutar. Gün gelir onların söyledikleri doğruların ortaya çıkması ve onları anlayamamanın verdiği utanç bireysel ve toplumsal olarak bizleri üzer.

Tarihin her dönemi doğruları anlatan ve doğruları anlamamakta direnen insanların hikayeleri ile doludur. Tabii bu hikayelerde doğruları anlatan insanların yaşadığı tatsız olaylar. Doğruları anlamak istemeyen çevrelerin yaptığı engellemeler ve tepkiler, sonuçta ödenen acı bedeller ortaya konur. Doğruları söyleyen ve bu konuda direnen insanlar her zaman tarihteki onurlu yerlerini alırlar. Tarih her zaman bu insanları layık olduğu yere koyar. Doğru insanlar olarak kabul edilen bu bireyler saygınlıklarını kendileri yaratırlar. Onların zenginlikleri ortaya koydukları kişilikleridir. 

Doğruları anlatmak ve doğruları anlamak bir ölçüde insanların elindedir. Her kültürün, her dinin değer verdiği bu özellikler toplumları doğru yola götürür. Gözardı edilmemesi gereken gerçek doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovan toplumların sonu hiç şüphesiz hüsrandır. Doğruyu anlatanlardan ve anlayanlardan oluşan toplumların geleceği her zaman güvence altındadır. Bireyler daha az yanlış yapar, aldanmaz ve aldatmazlar. Her seviyede yönetici doğru politikalar oluştururlar ve uygularlar. Geleceğe güvenle bakarlar. Bizde geleceğe güvenle bakmak istiyorsa doğruları anlatanlara değer verelim doğruları anlamaya çalışalım. Doğruları anlayalım ver anlatalım. Çevremizde oluşacak sahte dost çevresinin pembe yalanlarına ve şahsi menfaatlerimizin kirli büyüsüne kendimizi kaptırmayalım.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...
  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...