• MODA YAPI

logo

Çağın Hastalığı İsraf


Ünal Örnek
unalornek@hotmail.com

İsraf dendiğinde bir kaynağın gerektiğinden fazla miktarda kullanılmasını ve tüketilmesini anlarız. Bu konuda ilk akla gelenler gıda kaynakları ve doğal kaynaklardır. Her geçen gün kaynakları daralan dünyamızda başta gıda olmak üzere azalan doğal kaynaklar yaşamın sürdürülmesini ve geleceğimizi tehlikeye sokmuştur. Birde buna çevre kirliliği ve küresel ısınma eklenince sorun her geçen gün içinden çıkılması bir hale dönüşmüştür. Başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak birçok uluslararası kuruluşun öncelikli küresel gündemleri arasına Gıda Güvenliği ve İklim Değişikliği sorunu girmiş, tarımsal üretimde ve gıda tüketiminde israfın önlenmesi ele alınmaya başlamıştır.

Bugün hepimiz farkındayız ki, Dünyada artan nüfus ve şehirleşme, yaratılan tüketim alışkanlıkları ve kazanç hırsı kaynakların hızla ve gereğinden fazla tüketilmesine yol açmıştır. Buna karşılık gıda üretmek için gerekli alanların sınırına gelinmesi, su kaynaklarının azalması ve kirlenmesi, doğal kaynakların doğal dengeleri altüst edecek şekilde kullanılması, bu esnada çevre değerlerinin hiçe sayılması dünyayı gelecekte bir gıda krizine sürüklemektedir. Dünyada üretilen gıdanın üçte birinden fazlası her yıl kayba uğramakta veya israf edilmektedir. Bugün dünyada yıllık gıda kaybı 1,3 milyar tondan fazladır. Bu miktar dünyadaki aç insanların doyurulması için yeterlidir. Gıda atıklarının her yıl küresel maliyeti 2,6 trilyon dolar civarındadır.

Bilim çevrelerince 2030’da küresel düzeyde Sıfır Açlığa ulaşmak büyük bir hedef olarak seçilse de küresel ölçekte iklim değişikliğini ele almadıktan sonra bu hedefe ulaşılması mümkün görülmemektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) Dünya nüfusunun 2050 yılında 9 milyara olacağını dikkate alarak, nüfus artışıyla birlikte artacak talebi karşılamak için küresel gıda arzının en az %60 oranında artması gerektiği öngörmüştür. Bu öngörü Dünya ekonomisine yön veren ülkelerin içinde yer aldığı G20 ülkelerinin de gündemine girmiştir.

G-20 Tarım Bakanları İstanbul’da gerçekleşen toplantıda küresel gıda israfının gıda güvenliği, beslenme, çevre ve doğal kaynakların yanlış kullanımının yıkıcı etkileri konusu tüm yönleri ile ele alındı. Dünya gıda üretiminin % 70’ine yakın kısmını karşılayan G20 ülkeleri tarım bakanları bu konularda ortaya çıkacak olumsuz gelişmelerin doğurabileceği etkiler konusunda uyarılarda bulunmuşlardır.

Karşımızdaki üzücü tablo gıdaların önemli bir kısmı piyasalara ulaşmadan önce bozulmasıdır. Üretimden başlayarak, ürün işleme, depolama, nakliye ağlarına yapılacak yatırımların kayıpların ve israfın önemli ölçüde azalmasını sağlayacaktır. Diğer taraftan başta gelişmiş ülkeler olmak üzere değişen tüketim alışkanlıkları israfı artırmıştır. Tüketici davranışlarının değiştirilmesine ve gıda üretim ve pazarlamasında teknolojik yeniliklerin desteklenmesine, sürdürülebilir tarım politikalarına ve gıda sistemlerine ihtiyaç vardır.

Dünyada ve ülkelerde iklim değişikliği karşısında tarımsal üretimde ve gıda üretiminde sistemlerin değişmesinde, üretimden tüketime israfın önlenmesinde, yoksulluk ve açlık için mücadele için alınacak tedbirlerde kaynağa ihtiyaç vardır. Öncelikle toplumu yönetenler ve ticarete yön verenler kaynak israfından vazgeçmeli, topluma öncü olmalıdırlar. Oluşturacakları kaynak ile üretimden tüketime israfa karşı uygulanacak politikaların desteklenmesini sağlamalıdırlar. Açlık ve yoksulluğa karşı gerek ülkeler gerekse dünya ölçeğinde samimi ve dürüst programlar geliştirmelidirler.

İklim değişikliği nedeniyle gıda üretimindeki ve tüketiminde ortaya çıkan sorunların çözümünde gıda kayıpları ve israfı önleme politikaları tüm yönleri ile ele alınmalıdır. Bu konuda her kesimden her seviyeden insanın ortak akılla hareket etmesi gereklidir. Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım muhtemel bir gıda krizi günden güne kapımıza yaklaşmaktadır. Vakit geçirmeden çağın hastalığı israf konusunda tedavi sürecine geçmemiz gereklidir.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: DİĞERKÂMLIK…

    15 Nisan 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Son günlerde okuduğum, bir psikiyatrist, aynı zamanda yazar, yönetmen, senarist ve oyuncu olan beğendiğim bir sanatçımız tarafından yazılmış anılarından örnekler sunduğu bir kitapta; “İstiklal Marşımız ve Bir Paltosuz Milletvekili” başlıklı yazımda milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, sırtında paltosu dahi olmadığı halde, o zamana göre bayağı yüklü miktarda kazandığı ödül parasını Hilal-i Ahmer (KIZILAY) bünyesindeki Dâr-ül Mesaiye bağışlamasını en güzel anlatan olağanüstü anlam yüklü o sihirli kelimeye rastladım: DİĞERKÂM veya DİĞERKÂMLIK. ...
  • BİZİM İNSANIMIZ…

    30 Mart 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Ülkemizde doğal afetlerin bu kadar yürek yakıcı ve yıkıcı olmasının nedeni, rant uğruna, oy uğruna, para uğruna, olası doğa olaylarına karşı bilimsel ve çağa uygun önlemlerin alınmaması ve yine bilinçsizce doğada yapılan ekolojik tahribatlar neticesinde doğal dengenin bozulmasıdır.. Öyle ki; ne geçmişten ders çıkartıyor, ne bilimsel verileri dikkate alıyor, jeolojik yapısıyla, fay hatları ile her an patlamaya hazır olduğu bilimle ispatlanmış deprem bölgelerinde depreme dayanıklı evler yerine katil evler yapıyor, yapılanlara göz yumuyor, gevşek ...
  • İSTİKLAL MARŞIMIZ ve BİR PALTOSUZ MİLLETVEKİLİ

    12 Mart 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün, 12 Mart 2023; Tam 102 yıl önce İSTİKLAL VE HÜRRİYET yolunun en önemli adımlardan biri olan, her bir kelimesi ile istiklal, hürriyet, bayrak, vatan ve milleti en güçlü şekilde, en derinden ve en gönülden hissettiren, milli duyguyu ve milli heyecanı en üst seviyede yaşatan,  birbiri ile olağanüstü uyumlu 10 kıta ve 41 dizeden (mısra) oluşan İstiklal Marşımız, meslektaşı olmaktan gurur duyduğum, onur duyduğum milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY tarafından bugün Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampüsü'nün sınırları içinde yer alan, Tacettin Dergâ...
  • Dünya Tehlike Çanları Çalarken

    27 Ocak 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Uzay boşluğunda, sahip olduğumuz ve bizi taşıyan tek gemi olan dünya, bütün kötülüklerimize ve batırmak için elimizden gelen her şeyi yapmamıza karşın bizi taşımaya devam ediyor. Ancak, görülen o ki açtığımız deliklerle bizi daha fazla taşıyabilmesi imkânsız. Bir gün, son yıllarda sıklıkla duyduğumuz ve gördüğümüz yüzlerce mülteciyi taşıyan bir bot gibi aniden batacak ve uzay boşluğundaki son çırpınışlarımız da bir işe yaramayacaktır. Dünyayı ve bütün canlıları bu ölüm yolculuğuna süren yönetici ve zenginlerin giydiği can yeleklerinin onları bu...