• MODA YAPI

logo

Bir Tunç Çağı Yerleşiminin Evrimi Madenli/Kötürnek Köyü


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Karakuş Dağlarından Yarıkkaya Köyü hizasında başlayan vadi; Sultan Dağlarının Kozluçay ve Dedeçam Köylerinin bulunduğu yerde başlayan vadi ile Madenli Köyünü geçtikten sonra birleşir. Kılcal damarlar gibi çok sayıda dere, bu vadilerdeki suyu besler. İki derenin birleşmesiyle çoğalan su, Bağıllı Köyünden sonra Gelendost Ovasının ortasından devam ederek Eğirdir Gölüne ulaşır. Mevsimlere göre değişen debisiyle, Yalvaç ve Gelendost arazisini bitek kılan bu iki ana damardır.

İki vadinin birleştiği noktada Neolitik Dönemde (yaklaşık MÖ 8000) kurulan köy, Tunç Çağında (MÖ 3000 – 1200) en görkemli günlerini yaşamıştır. Bu, Tunç Çağı köyü, Eğirdir tarafından gelen yolun tam kavşak noktasında yer almaktadır. Bu kavşakta yol üçe ayrılmaktadır. Yolun bir tanesi Çetince Vadisinde bulunan Tunç çağı ve sonrasına ait yerleşim yerlerine uğrayarak Şarkikaraağaç üzerinden Konya tarafına giderken; diğeri Eğirler/Erenler Boğazından geçerek Höyüklü, Yağcılar ve Yarıkkaya Köyüne kadar vadi içerisinde bulunan Tunç Çağı köylerine ulaşımı sağlamaktadır. Hellenistik Dönemde bu yol Antiokheia’yı (Yalvaç) Pisidia Bölgesinin içlerine bağlayan ana yol konumuna gelmiştir. Üçüncü yol ise günümüzde maden ocağının bulunduğu boğazdan geçerek batıya devam etmektedir. Bu yol da Yalvaç ve Gelendost Ovalarının Hoyran Gölü tarafında bulunan yerleşimleri birbirine bağlamaktadır. Ayrıca, Dedegöl Dağlarından gelen yollarda da ana yolla bu kavşakta birleşmektedir. Bütün yollar boyunca belli mesafelerde açılmış olan su kuyularının büyük bir kısmı hala aktif olarak kullanılmaktadır. Böylesine önemli bir kavşakta kurulmuş olan Tunç Çağı Köyü, günümüzde Madenli/Kötürnek Köyü ismiyle varlığını devam ettirmektedir. Tunç Çağı köyünün kalıntılarını barındıran Höyük, köyün tam ortasında kalmıştır. Büyük oranda tahrip edilmiş olan höyük, köyün geçmişini canlı tutan bir yürek gibi durmaktadır. Höyüğün üzerine günümüzde yapılmış olan bir mezarın taşında şöyle yazmaktadır. “Burası bir türbedir. Fatiha oku öyle geç.” Geçmiş, değerinden ve kutsallığından hiçbir şey yitirmemiş; sadece isim, bakış ve algı değişmiştir.

Demir Çağında yaşanan istikrasızlık yüzünden, Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi burada da ovada çayın kenarında bulunan Tunç Çağı Köyü, eteğine kurulmuş olduğu dağın üzerine taşınmıştır. Etrafı surlarla çevrilmiş olan yeni köy, bütün vadiyi ve yolların geçtiği boğazları kontrol altında tutabilen bir konuma sahiptir. Kale yerleşimi, başta Men Kutsal Alanında bulunan gözetleme kuleleri olmak üzere bütün kale ve kuleleri görmektedir. Roma İmparatorluk Döneminde bölgenin koloni başkentliğini yapan Pisidia Antiokheia kentinin ön karakol görevini üstlenen kale yerleşim, bu önemini Doğu Roma İmparatorluğu süresince de korumuştur. Kalede yaptığımız yüzey araştırmalarında, Erken Demir Çağından, Doğu Roma İmparatorluğunun geç dönemlerine kadar, farklı dönemlere ait seramik vb. arkeolojik materyal tespit ettik. Özellikle Frig Uygarlığı Dönemine ait seramikler dikkat çekicidir. Bölgedeki diğer kalelerden daha büyük olan bu kale yerleşimi, Doğu Roma İmparatorluğu süresince de aktif bir biçimde kullanılmış olmasına karşın; Selçuklu ve Beylikler Dönemlerine ait arkeolojik vb. veri görülmez. Pisidia Antiokheiası’nda olduğu gibi burada da yerleşim MS 10. yüzyılda Tunç Çağı Köyünün bulunduğu yani günümüz yerleşim yerine yeniden taşınmıştır. MS 12. yüzyılda bölgeyi ele geçiren Anadolu Selçukluları da aynı yerleşim yerini tercih etmişlerdir. Roma İmparatorluk ve daha sonraki dönemlere ait yapı taşları, köyün cadde ve meydanlarında, konutlarının temel ve duvarlarında görmek mümkündür. Merkezde yer alan kale ve höyük yerleşimine bağlı farklı dönemlere ait çok sayıda çiftlik ve küçük köy yerleşimlerinin arkeolojik kalıntıları da günümüze kadar gelmiştir. Bunlar içerisinden en net örnek, geç dönem yerleşimi olan “Senitli” köyüdür.

Madenli Höyükte, Neolitik Dönemden başlayan ve hiç kesintiye uğramayan yaşam farklı dönemlerde zorunlu yer değiştirse de başladığı noktaya geri dönmüştür. Erken dönemlere ait isimlerini bilmediğimiz; 1928 yılı kayıtlarında “Kötürnek” olarak geçen köyün adı, 1960’lı yıllarda “Madenli” olarak değiştirilmiştir. Yönetimlerin değişmesi, isimlerin değişmesi tarihsel süreci ve kültürel aktarımı değiştirmez…

Köyün, Selçuklu ve sonrası dönemlerine ait çok sayıda efsane ve hikâye yaratıldığı için bu dönemleri uzmanlarına bırakalım… “Kötürnek” isminin anlamıyla da ilgili birçok öneride bulunulmuştur. Bu konuda uydurulan hikayeleri bir kanara bırakıp bu işi de filologlara havale etmek gerekir… Türkçeleştirmek için değiştirilen ismin Arapça bir kelime olan “Maden”li yapılması da ayrı bir konu… Maden bulunmayan “Madenli Köyü”…

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: DİĞERKÂMLIK…

    15 Nisan 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Son günlerde okuduğum, bir psikiyatrist, aynı zamanda yazar, yönetmen, senarist ve oyuncu olan beğendiğim bir sanatçımız tarafından yazılmış anılarından örnekler sunduğu bir kitapta; “İstiklal Marşımız ve Bir Paltosuz Milletvekili” başlıklı yazımda milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, sırtında paltosu dahi olmadığı halde, o zamana göre bayağı yüklü miktarda kazandığı ödül parasını Hilal-i Ahmer (KIZILAY) bünyesindeki Dâr-ül Mesaiye bağışlamasını en güzel anlatan olağanüstü anlam yüklü o sihirli kelimeye rastladım: DİĞERKÂM veya DİĞERKÂMLIK. ...
  • BİZİM İNSANIMIZ…

    30 Mart 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Ülkemizde doğal afetlerin bu kadar yürek yakıcı ve yıkıcı olmasının nedeni, rant uğruna, oy uğruna, para uğruna, olası doğa olaylarına karşı bilimsel ve çağa uygun önlemlerin alınmaması ve yine bilinçsizce doğada yapılan ekolojik tahribatlar neticesinde doğal dengenin bozulmasıdır.. Öyle ki; ne geçmişten ders çıkartıyor, ne bilimsel verileri dikkate alıyor, jeolojik yapısıyla, fay hatları ile her an patlamaya hazır olduğu bilimle ispatlanmış deprem bölgelerinde depreme dayanıklı evler yerine katil evler yapıyor, yapılanlara göz yumuyor, gevşek ...
  • İSTİKLAL MARŞIMIZ ve BİR PALTOSUZ MİLLETVEKİLİ

    12 Mart 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün, 12 Mart 2023; Tam 102 yıl önce İSTİKLAL VE HÜRRİYET yolunun en önemli adımlardan biri olan, her bir kelimesi ile istiklal, hürriyet, bayrak, vatan ve milleti en güçlü şekilde, en derinden ve en gönülden hissettiren, milli duyguyu ve milli heyecanı en üst seviyede yaşatan,  birbiri ile olağanüstü uyumlu 10 kıta ve 41 dizeden (mısra) oluşan İstiklal Marşımız, meslektaşı olmaktan gurur duyduğum, onur duyduğum milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY tarafından bugün Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampüsü'nün sınırları içinde yer alan, Tacettin Dergâ...
  • Dünya Tehlike Çanları Çalarken

    27 Ocak 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Uzay boşluğunda, sahip olduğumuz ve bizi taşıyan tek gemi olan dünya, bütün kötülüklerimize ve batırmak için elimizden gelen her şeyi yapmamıza karşın bizi taşımaya devam ediyor. Ancak, görülen o ki açtığımız deliklerle bizi daha fazla taşıyabilmesi imkânsız. Bir gün, son yıllarda sıklıkla duyduğumuz ve gördüğümüz yüzlerce mülteciyi taşıyan bir bot gibi aniden batacak ve uzay boşluğundaki son çırpınışlarımız da bir işe yaramayacaktır. Dünyayı ve bütün canlıları bu ölüm yolculuğuna süren yönetici ve zenginlerin giydiği can yeleklerinin onları bu...