logo

Yalvaç, tarımda ezberden vazgeçmeli, yeni bir yol çizmek için çalışmalı


Özgür Kaya
yalvacgazetesi@hotmail.com

Yalvaç’ın ekonomik ve sosyal hayatı açısından tarım sektörü büyük bir önem taşımaktadır.

Daha önce bu konuyla ilgili birkaç kez daha yazmış ve şunu vurgulamıştım: Yalvaç’ın çıkış yolu, tarım ve tarıma dayalı sanayidedir.

Zira, Yalvaç’ın mevcut insan kaynakları ve üretim bilgisi sermayesine baktığınızda, bu şehrin bir sanayi ve hizmet şehri olma potansiyeli bulunmamaktadır. Zira, bu sektörlerin kültürü ve gerektirdiği insan kaynakları birikimi Yalvaç’ta yok ve transfer maliyeti de altından kalkılacak düzeyin çok üzerinde.

Bundan şu anlam çıkmasın: Yalvaç’ta sanayi tesisi olmaz, hizmet kuruluşu çalışmaz. Tabii ki, mevcut nüfusun ve ekonomik yapının gerektirdiği ölçüde sanayi ve hizmet kuruluşları olacaktır.

Buradaki kastımız, şehri kalkındıracak, bu şehre merhale atlatabilecek sektörün tarım sektörü olduğu gerçeğini vurgulamaktır.

Onun için, Yalvaç’ın geleceğini kurtarmak, şehri kalkındırmak, göçü durdurmak ve büyümek için tarımda ezberlerini bozarak, yeni bir yol haritası çizmenin adımlarını atmalıdır.

Tarım, pek çok bileşeni olan ve küreselleşen dünyada serbest piyasa şartlarından en çok etkilenen sektör. Plansız, programsız üretim sürecine sahip ülkeler ve şehirlerin bu çok bileşenli sektörde ayakta durup büyümeleri mümkün değil.

Bu manada, dünyayı ve geleceği de iyi okuyarak yeni bir yol çizmeye ihtiyaç var.

Bakın, gelecek için Türkiye tarımına dair uzmanların öngörülerinden birkaç cümle aktarayım size:

“(…) 21’inci yüzyılda petrol coğrafyasında su ve toprak çok önemli. 25 milyon hektar toprağa ve 112 milyar metreküp suya sahip Türkiye, petrol coğrafyasında farklı biçimde öne çıkıyor. Ve Türkiye’nin küresel güç olması için sahip olduğu toprak ve su üzerinden tarımda gıda güvenliği kartı oldukça önemli. Dünya siyaseti gıda güvenliği üzerinden yürüyor. Türkiye şu an bir sınır noktasında, ya doğru kararı vererek tarım, hayvancılık ve gıdada dönüşüm yaparak yüzyılı kazanacak ya da tarımdaki dönüşüm programını Anglosakson geleneğine teslim edecek. (…)”

Yalvaç’ta bir karmaşa halinde yürüyen ve öyle ya da böyle üreticinin karnını doyurmasını sağlayan tarımın bu haliyle sürdürülmesi, artık mümkün görünmemektedir.

Yalvaç ne yapacak? Seracılık mı, hayvancılık mı, kayısıcılık mı, armutçuluk mu, üzümcülük mü, bakliyatçılık mı?.. Bu seçenekleri uzatabiliriz. Zira, Yalvaç’ta üretimin yapısı, bu ölçüde parçalı ve dağınık.

Doğru seçenek hangisi? Bu doğru seçeneği bulmak için, sadece Yalvaç’a değil, bölgeye, ülkeye ve tüm dünyaya bakmak şart. Belirlenen seçenekle ilgili de tüm paydaşların el ele, büyük bir enerjiyle çalışması şart.

Yoksa?.. Yoksasını anlatarak moral bozmak istemiyorum. Çünkü bu yazı, bir toparlanma, silkelenme ve el ele çağrısı amaçlayan bir yazı…

Yalvaç’ı ayağa kaldırmanın yolu tarımdan geçiyor. Artık bunun zamanı, haydi…

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi; Keneler ve Düşündürdükleri

    30 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla havaların ısınması, yağmurların yağması ile birlikte, bahçe, tarla işleri ile birlikte KENE MEVSİMİNİNİN de başlaması, dolayısıyla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ve insanlarda ölümlerin görülmesi söz konusu olabileceğinden, EMEKLİ DE olsam, sorumluluk bilinciyle yıllardır yaptığımız uyarıları, yapılması gerekenleri; YETKİLİLERE, ETKİLENENLERE bir kez daha hatırlatmak istedim.. Ülkemizde 2002 yılında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ile gündeme oturan, popüler olan ve 7’den 70’e herkesin tanıdığı keneler, biz...
  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...
  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...