logo

reklam

ANTİK KENT PLANININ OLMAZSA OLMAZI; TİYATRO

Antik dönemde tüm kent planlarında bir şehrin olmazsa olmazı tiyatrodur. Kent planında “Agora” yani çarşı, “Ana Caddeler”, “Meydan” ve “Hamam” ana unsurlardır. Bunların içinde mutlaka “Tiyatro”da olurdu. Buna karşın Yalvaç’ın hemen yanı başındaki Antiokheia’da 2 bin yıl önce tiyatro varken maalesef günümüz Yalvaç’ında tiyatro bulunmaz.

Antik dönemde tiyatroların ilk çıkışı dini törenlerle başlar. Tanrı Dionysos’a (Diyonizos) ibadetin bir şekli de ona dans ederek ilahiler okumaktı. İşte, ibadet amacıyla koroların toplanıp tanrıya ilahiler okumak ve onları izlemek için gelen insanlarında oturması için oluşturulan yapıyla başlar tiyatro.  Helenistik dönemde mimari henüz gelişmeden önce tiyatro inşa etmek için mutlaka bir yamaca ihtiyaç duyulurdu. Yamaç önce basamaklı şekilde teraslanır ve ahşap oturma basamakları yerleştirilir, izleyiciler buraya oturur, yarım yuvarlak yamacın en alt bölümündeki düz zeminde sahne binası olarak kullanılırdı.

 

Sahne Binası Saray Cephesi İhtişamında

Antik Tiyatrolar üç ana bölümden oluşur; “Cavea” denilen yarım yuvarlak oturma basamaklarının olduğu bölüm, hemen aşağıda ortada yarım yuvarlak ya da bazı örneklerde tam yuvarlak “Orkestra” bölümü ve oturma basamaklarının karşısında “Sahne” binası. Sahne binası o dönemde bir saray cephesini andırır ihtişamda yapılırdı. Antiokheia tiyatrosunda oturma basamakları oldukça kötü korunmuş haldedir. Sahne binasının ise sadece temelleri günümüze ulaşmış. Sahne binası temel kalıntıları arasında, saray cephesini andırır sahne binasından geriye kalmış mermer sütunlar ve anıtsal blok taşlar görülebilir. Bazı kentlerdeki tiyatrolarda da sahne binasının arkası alçak yapılır, arkadaki konuma göre doğal manzara da kullanılırdı.

Dini ayin ve ritüellerin düzenlenmesiyle başlayan tiyatrolar zamanla, sanat geliştikçe drama ve komedyalar oynanmasıyla günümüz tiyatro anlayışlarına kavuşmuştur. Mimaride sanatla birlikte gelişmeye devam etmiş ve özellikle Roma Dönemi’nde “tonoz” ve “kemer” sistemleri keşfedilince artık tiyatro inşa etmek için bir yamaca ihtiyaç kalmamıştır. Tonoz ve kemer sistemiyle artık düz ovaya dahi bir tiyatro yapabilme yetisine (Antalya – Aspendos tiyatrosu gibi) kavuşmuştur antik dönem insanı.

 

Kentin Nüfusu Tiyatro Kapasitesiyle Orantılı

Biz arkeologlar tiyatroları tarihlerken bu gelişimden de yararlanırız. Tiyatro bir yamaca konumlanmışsa muhtemelen Helenistik dönemde inşa edilmiştir. Hiçbir yamaca ihtiyaç duymadan düz bir alana inşa edilmişse Roma Dönemi’ne aittir. Hatta artık Roma Dönemi’yle amfi tiyatrolar başlar, yani tam anlamıyla daire planlı dışa kapalı.

Kentlerin tiyatro kapasitelerinden nüfusunu da tespit edebiliyoruz. Antiokheia antik kenti tiyatrosu şu haliyle 5 bin kişilik; antik dönemin ünlü mimarı Vitruvius Architectura” adlı eserinde (Günümüzde Türkçe’ye çevrilmiş ve “Mimarlık Üzerine 10 Kitap” adıyla yayınlanmıştır, antik dönemdeki mimarlık ve mühendislik hakkında şaşırtıcı bilgileri öğrenmek isteyenlere tavsiye ederim)tiyatroların kentin 3/1 nüfusuna hitap edecek şekilde inşa edildiğini söyler. Böylece, Antiokheia da geçmiş dönemde 10 – 15 bin kişilik bir nüfus yaşadığını anlıyoruz.

 

Tiyatrolarda Vahşi Hayvan ve Gladyatör Dövüşü

Geç dönemde ise tiyatrolar, bir takım mimari değişikliklerle vahşi hayvan dövüşlerinin düzenlendiği ya da gladyatör mücadelelerinin yapıldığı gösteri mekanlarına dönüştürüldü. Antiokheia antik kenti tiyatrosunda da oturma basamaklarının en alt sırasının, orkestra bölümünden sonradan yükseltilmiş olmasıyla (vahşi hayvanların sıçrayıp seyircilerin arasına çıkmamaları için) ve güneydeki ana caddeden orkestra bölümüne girişin büyük blok taşlarla örülerek kapatılması (yine güvenlik açısından, vahşi hayvanların tek noktadan giriş çıkışını sağlamak amacıyla), burada da bu tür etkinlikler yapıldığını anlayabiliyoruz.

Tüm bu bilgilerimizin ışığında Antiokheia antik kenti tiyatrosunu tarihleyecek olursak; oturma basamaklarının kuzey yarısı yamaca oturmuş olmasıyla ilk olarak Helenistik Dönem’de (belki de daha erken?) inşa edildiğini ama ana caddeden,tiyatronun yanından geçerken görüleceği gibi,oturma basamaklarının güney yarısı tonozlar üzerine oturtulmasıyla da Roma Dönemi’nde birtakım eklemelerle genişletildiğini anlıyoruz.

Son olarak, günümüzde, 2025 Yalvaç’ında hala bir tiyatro ve tiyatro kültürü yok, Yalvaçlı da 2 bin yıl önceki hemşehrileri gibi bir tiyatroyu hak ediyor.

Ercan KAFAFÇI

Arkeolog

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.