logo

Yaşadığımız Ev Kaderimiz Oldu


Ünal Örnek
unalornek@hotmail.com

Korona virüsü nedeniyle yetkililerin uyarıları üzerine şu günlerde hepimiz kendimizi evlerimize kapattık. Devlet ilan etmese de biz kendi karantinamızı ilan edip günlerimizi evlerde geçirmeye başladık. Ne zaman biteceğini şu an için bilmesek de bütün gün evdeyiz. Hastalık korkusu nedeniyle mecburi ihtiyaçlar için dışarıya çıkıp hemen geri dönüyoruz. Yaşlandığımızda ya da dışarıya çıkmada zorluk çekeceğimiz dönemlerde evlerden çıkmadan yaşamak zorunda kalacağımızı düşünürken, şimdi her yaşta insan evlere kapanıp yaşamak zorunda kaldık. Çevremizden kendimizi izole etmek için çaba göstermeye başladık.

Daha önce işlerimizden sonra eve giderken, şimdi bütün zamanımızı evde geçirmeye başladık. Daha önce evi geceyi ve hafta sonunu geçirdiğimiz bir mekan görürken, şimdi bütün gün evdeyiz. Hafta sonu ya da tatil dönemlerinde evde kalıp dinlenirken şimdi zoraki evlerdeyiz. Evlerde zoraki kalanların duygularını şimdi anlamaya başladık. Filmlerdeki dünyadaki olağanüstü hastalık ve savaş yıllarında insanları sığınaklarda ve zor koşullardaki barınma yerlerinde yaşamları kadar olmasa da evlerde yaşamımızı sürdürmek zorunda kaldık.

Ara ara acil ihtiyaçlar için korka korka dışarı çıkmak olmasa kendimizi Mars’ta kurulacak bir koloni yaşamında hazırlanır gibi hissediyoruz. Çevremiz ile temas etmiyoruz. Parklara gidemiyoruz. Tatil kavramımız bitti. Gelişen teknolojinin ortaya çıkardığı dijital dünyanın içinde bir yaşam ve sosyal ilişki yaratmaya çalışıyoruz. Dost ve akrabalarımız için internet üzerinden sosyal ağlarla temas kuruyoruz. Geçmiş günlerin yaşanmışlıkları ile ilerideki güzel günlerin hayalini kuruyoruz. Covid 19 krizinin ne zaman biteceğini sorguluyoruz. Açıklamalarla kafalarımız karışıyor.

Evimizden imkanlarımız ölçüsünde internetten, televizyonlardan dünyaya bakıyoruz. Bir taraftan işimizi, geçimimizi ve geleceğimizi düşünürken diğer taraftan dünyaya açtığımız pencerelerden gelişmeleri izliyoruz. Düne kadar dünyada bilime karşı çıkan çevrelerin salgın hastalıklara karşı alaycılığı ve hafife almalarının sonuçlarını yaşayarak görüyoruz. Para ve rant uğruna yıktığımız kamu sağlık hizmetlerinin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Sağlık çalışanlarımızın toplum için ne denli hayati olduğunu görüyoruz. 80’li yıllarda tarımsal yapıyı yıkarak kendilerine göre bir tarım politikası yaratanların şaşkınlığını görüyoruz.

Evde uzun süre kalırken başta kendimizi olmak üzere her şeyi gözden geçiriyoruz. Evin her köşesini ve kendimizi yeniden keşfediyoruz. Aile bireyleri ile daha çok bir araya geliyoruz. Ortak paylaşımlarımız ve yaşanmışlıklarımız daha çok artıyor. Daha önce televizyonların aptalca programları ile zaman öldürürken ailemizle ve sosyal medyadaki deneyimli ve bilgili, dünyanın her yanından insanların sohbetlerini evlerinden dinleme imkanına kavuşuyoruz. Konuşuyoruz, soruyoruz, sorguluyoruz, paylaşıyoruz. Sanat ve kültürel gelişmeler yanında dünyanın her yerindeki gelişmeleri takip ediyoruz. Dünyada birçok şeyin eskisi gibi olmayacağını görüyoruz.

Evde kalan birçok insanın okumak ve birbiri ile daha sıkı iletişim içinde kalarak gerçekler karşısında el ele vermelerinin zorunluluğunu hissetmeye başladıklarını görüyoruz. Teknolojiye uzak kalan ya da karşı çıkan insanların nasıl teknolojiyi kullanma peşine düştüklerine şahit oluyoruz.  Bugün hepimiz evlerdeyiz. Teknolojinin verdiği imkanlarla kaliteli yalnızlığımızı yaşıyoruz. Evlerimizdeki imkanlar ile yaşamımızı zenginleştiriyoruz ve zamanı en verimli kullanmaya çalışıyoruz. Bir ölçüde kendimizi gelecek günlere hazırlıyoruz. Kaldığımız evlerden yarınlarımızı şekillendirmeye çalışıyoruz. Dün hiç dikkate almadığımız evlerimiz yeri, imkanları ve bir arada olduğumuz aile bireyleri ile bugün bir bakıma kaderimiz oldu.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...