• İYİ Parti Yalvaç Mustafa Kodal
  • MHP Hüyüklü Belediye Başkan Adayı Kadir MİNNET

logo

Prof.Dr. Özhanlı Yazdı: LIMENIA ADASI


Prof.Dr. Mehmet ÖZHANLI
mehmetozhanli@sdu.edu.tr

Prof. Dr. Mehmet ÖZHANLI

İngiltere’den yola çıkan Getrude Bell, 1 Mayıs 1907 yılının çarşamba günü Gelendost’a gelir. Gelendost ve köylerini dolaştıktan sonra; 2 Mayıs Perşembe günü Tokmacık üzerinden Tırtar Köylerinden geçerek Hoyran Kaya Mezarlarını ziyaret eder. Saat 13:00 gibi çürük bir tekne ile Limenia Adasına çıkar; Eğirdir Gölünün Hoyran olarak adlandırılan bölümünde bulunan adada ve diğer köylerde gördüklerinin hepsini düzenli bir şekilde günlüklerine yazar.

Kumdanlı, Celeptaş ve Eyüpler köylerinden geçerek Yalvaç’a ulaşır. Antiokheia ören yerini detaylı bir biçimde araştırır. Şarkikaraağaç üzerinden Konya’ya doğru devam eden seyahatinde; tuttuğu detaylı günlükler, o dönem hakkında başta tarihi yerler olmak üzere, coğrafya, iklim ve insanlarla ilgili ilginç bilgiler sunar.

Getrude Bell’in at sırtında Anadolu’yu köy köy dolaştığı 1907 yılı ile ilgili Anadolu’da yaşayanların yazdığı tek satır yazı bulunmaz. Anadolu’da bu tarihten itibaren çok büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş ve teknolojik olarak büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Avrupa ülkeleri ile Japonya ve Güney Kore gibi gelişmiş ülkelerin kullandığı teknolojinin neredeyse tamamına sahip olan Anadolu’da değişmeyen tek şey mantalite oldu.

Yaşadığı köyde, kentte bulunan tarihi eserlerle hiç ilgilenmeyen doğal güzelliklerin farkında olmayan; bilimsel merakı gelişmemiş sadece günü geçirme üzerine kurulmuş bir yaşam devam etmektedir. Bu ilgisizlik Cumhuriyetin erken dönemlerinde ekonomik sebeplere ve yetersiz eğitime bağlanabilir. Ancak, artık neredeyse nüfusunun yarısından fazlası üniversite okumuş bir toplumda bu ilgisizlik ve duyarsızlık normal kabul edilemez. Bu kadar eğitime(!) rağmen bir türlü yaşadığı toprakların geçmişini kabul etmeyen; tarihi eserlere zarar veren ve doğal güzellikleri ortadan kaldıran göçer toplum zihniyeti değiştirilemiyor.

Antik yerleşimlerin üzerinde ya da hemen yanı başında bulunan günümüz yerleşimlerinde yaşayanlar, geçmişi merak edip oralardan bir şeyler öğreneceklerine tam tersine oraları geri dönüşümü olmayacak biçimde talan ediyorlar. Cehalet öyle bir boyuta gelmiş ki akıl, mantık tamamen ortadan kalkmış.  Üzerinde bir çizik bulunan kayanın, içerisinde altın vardır diye kayayı dinamitle patlatıyor ya da o kayanın önünü 10 – 17 metre kazıp altın arıyorlar.

Paleolitik Çağdan (M.Ö. 600.000) beri hiç kesintiye uğramadan gelen bir yaşam ile dünyanın ilk imparatorluğunun kurulduğu ve dünya uygarlığının gelişmesinde en büyük katkıyı sağlayan Anadolu coğrafyasında yüzyıllardır yaşan bir halkın, teknolojinin bu kadar arttığı ve bilgiye ulaşmanın bu kadar kolaylaştığı bir dönemde; bu kadar cahilce davranması hiçbir mantık kuralına uymaz. 19. yüzyıldan itibaren ülkemize gelen yüzlerce Avrupalı seyyahın görüp yazdıkları, modern Avrupa’nın kültürel, kentsel ve mimari şekillenmesini sağlarken; 21. yüzyıl olmuş biz hala yaşadığımız topraklardaki geçmişin önemini kavramış ve bu geçmişi sahiplenmiş değiliz.

Getrude Bell’in, o dönem koşullarında kadın haliyle İngiltere’den yola çıkarak at sırtında ziyaret ettiği Gelendost, Yalvaç ve Şarkikaraağaç İlçelerindeki antik yerlerin birçoğunu bugün olmuş, orada yüzyıldır yaşayan insanların çoğu görmemiştir. Hem doğa harikası ve hem de arkeolojik açıdan büyük bir öneme sahip olan Limenia Adası, Getrude Bell’in ziyaretinden sonra büyük bir yıkım ve yağmaya uğramıştır.

Adayı çevreleyen surların düzgün taşları sökülüp köylere taşınmış; adadaki yapıların tamamı yıkılmış ve ada tarla olarak kullanılmıştır. İki yıldır gölün sularında meydana gelen çekilmeden dolayı, adaya komşu olan çok sayıda antik yerleşim açığa çıktı. Suların çekilmesiyle yarımadaya dönüşen adayı, büyük bir tehlike beklemektedir. Artık araçlarla ulaşılabilen adanın kalan sur duvarlarının yıkılıp taşlarının civar köylere taşınması an meselesi. Hem doğal ve hem de arkeolojik sit olan ada ile ilgili acil bir önlem alınmazsa; bölgedeki diğer antik yerleşimlerde olduğu gibi adada da geri dönüşümü olmayacak bir tahribat yaşanacaktır.

Ada, konumuyla ve şu anki durumuyla ülkemiz turizmine çok büyük katkılar sağlayacak bir potansiyele sahiptir. Adayı çevreleyen surların yarısı korunmuş ve yapıların temelleri izlenebilmektedir. Yapılacak basit bir restorasyonla ada, eski haline döndürülebilir. Ülkelerin tamamında doğa, taş ocakları, asfalt yollar, beton binalar, elektrik direk ve telleriyle kirletilmiş ve antik dokusundan uzaklaştırılmıştır. Böyle bir ortam ve zamanda Hoyran Gölünün ortasında modern kirletilmeye uzak, böylesine tarihi dokusunu kaybetmemiş bir ada başta sinema sektörü olmak üzere çok farklı etkinliklerde kullanılabilir. Hiçbir masraf etmeden doğal bir set sunan ada da çekilecek tarihi filmlerin büyük bir ilgi göreceğinden hiç kuşku yoktur. Böylece bir taraftan adanın antik dokusu korunacak diğer taraftan ülkenin kasasına büyük paralar girecektir.

Eğer biz ülkemizde yaşanmış geçmişin tamamını kabul edip sahip çıkarsak; Getrude Bell gibi misyonerlerin gelip bizi geçmişimizden koparmaya çalışmalarını da engelleyebiliriz. Fakat “Gavur” malı deyip antik kentleri öteler ve “Vandal’ca” yağmalamaya devam edersek hiçbir zaman bu toprakların gerçek sahipleri olamayız. Limenia Adası, vatan sevgisini dinle, ırkla ve ideolojilerle sınırlamayan gerçek yurtseverleri beklemektedir.

Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...
  • Prof.Dr. Zafer Karaer yazdı: “İYİLİK GÜNÜ MÜ?..”

    16 Kasım 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Geçmişi 1996 yılına kadar giden, ancak son birkaç yıldır gündemde yer bulan, gerçi yeterince bulduğu tartışılan, 13 Kasım “Dünya İyilik Günü”; benim için oldukça önemli. Çünkü dünyada yerleşik düzene geçildiği 12 bin yıllık insanlık tarihinde,  gerek savaşlar, gerek kötülükler sayesinde, her geçen gün iyilik kelimesi hızla değer kaybetmekte, hatta anlamını kavrayamayan büyük çoğunluk ellerinden gelse; iyilik kelimesini sözlüklerden, tedavülden, ortadan kaldıracaklar. Tabii ki; ülkemizde de aynı tutum ve davranışlar neticesinde özellikle 1...