logo

Özyalvaç Gazetesi Arşivinden (28 Eylül-5 Ekim 1970)

ADALET PARTİSİ İLÇE KONGRESİ SAKİN GEÇTİ

İlçemizde geçtiğimiz pazartesi günü Yıldız Sinemasında yapılan AP ilçe kongresi sakin bir hava içinde geçmiştir.

Milletvekillerimiz Av.Yusuf Uysal ve Dr. A. İhsan Balım ile Isparta AP İl Başkanı Şevket Demirel ve il idare kurulu üyelerinin de izlediği toplantıda Yalvaç’ın önemli sorunları konuşulmuştur.

Kongrenin açılışından sonra Divan Başkanlığına Gelendost AP ilçe başkanı ikinci Başkanlığına Gelendost eski belediye başkanı ve katipliklere de İsmail Akça ile İzzet Türk seçilmişlerdir.

Kongrede yeni ilçe yönetim kurulu seçimi yapılmış ve ilçe başkanlığına Abdullah Çetinkaya seçilmiştir.

Diğer ilçe idare kurulu üyeliklerine Necati Karahan, Reşat Ateşoğlu, Remzi İnce, Adil Doğan, Ali Balcı, Hasan Köse ve İsa Sivri seçilmişlerdir.

Kongrenin ve yeni ilçe idare kurulunun memleket için hayırlı olmasını dileriz. (28 Eylül 1970, Sayı: 84)

 

ORTAOKUL VE LİSELER AÇILDI

Bütün yurtta olduğu gibi ilçemizde de orta dereceli okullar 1970-1971 öğrenim yılına geçtiğimiz 25 Eylül Cuma günü başlamıştır.

İlçemizde mevcut Atatürk Lisesi merkez Orta Okulu, Sücüllü, Kumdanlı, Bağkonak, Körküler ve Tokmacık Ortaokulları Cuma günü törenlerle derslere başlamışlardır.

Yeni öğretim yılının öğretmen ve öğrencilere başarılı olmasını dileriz. (28 Eylül 1970, Sayı: 84)

 

KAVGADA 2 KİŞİ AĞIR YARALANDI

Geçtiğimiz hafta içinde meydana gelen kavgada 2 kişi ağır şekilde yaralanmıştır.

Sarhoşluk saikiyle meydana gelen olayda Devlet Hastanesinde görevli A. Ç. ile Yalvaç’a misafireten gelmiş bulunan K. M. ve S. K. adlı şahıslar Kızılca Köprüsü civarında kavgaya tutuşmuşlardır.

Kavgacılardan S. K. muhtelif yerlerinden bıçakla ağır yaralanmış A. Ç. de yüz kısmından kemikleri kırılmak suretiyle yaralanmıştır. Yaralılar tedavi altına alınmış olayın tahkikatına geçilmiştir. (28 Eylül 1970, Sayı: 84)

 

HASTANEYE MÜDÜR ATANDI

İlçemiz devlet hastanesine geçtiğimiz hafta bir müdür atanmıştır.

Yeni atanan hastane müdürü ilçemizin yetiştirdiği gençlerden olup Sağlık İdaresi Yüksek Okulu mezunu T. Ramazan Dal hafta içerisinde görevine başlamıştır. (5 Ekim 1970, Sayı: 85)

 

KÖYLERİMİZE KURS ÖĞRETMENLERİ VERİLDİ

Isparta Kız Sanat Enstitüsüne bağlı Kurs öğretmenlerinden ilçemiz köylerine verilenlerinin bazı yerleri belli olmuştur.

Yeni kurs öğretmenleri ve görev yerleri: Hatice Yıldız, Ayvalı; Gülören Gürpınar, Bağkonak; Şaziye Arısoy, Hisarardı; Perihan Şahin, Körküler; Cennet Balım, Y. Kaşıkara; Süheyla Taşyiğit, Tokmacık köylerine atanmışlardır.

Yeni kurs öğretmenlerine başarılar dileriz. (5 Ekim 1970, Sayı: 85)

 

BAŞYAZI

MENFAAT İÇİN İLGİ

Yürüdüler, yürüyecekler, yürümediler, telgraflar çekildi dendi.

Özel ekipler geldi, işe başladı. Yollar asfalt için hazırlanıyor. Şu caddeler, bu sokaktan geçsin dendi.

Ve hep bizler demekle kaldık. Fiiliyatta hiçbir şey yapmadık, böyle giderse yapamayacağımızı da kabul edelim.

Özel ekip geldi, makinalar, insanlar çalışmaya başladı. Bizler gelenlere daha gereken ilgiyi göstermeden şurayı şöyle, burayı böyle yapsınlar diye emir verircesine hareket ettik.

Gelenler de nihayet insandır. Güler yüz, tatlı dil ister. Kendilerine daha bir ‘Hoşgeldiniz’ demeden emrivakilerle karşılarsak elbette istediklerimizi sıralamakta haksızız. Evet gerçekte onların görevidir, nasıl olsa yapacaklar ama tatlı dil dökmek, güler yüz göstermekle rütbemiz düşmez herhalde.

Nitekim ekipten birisi bize:

– Be kardeşim tatlı ekmeğiniz yoksa tatlı diliniz de mi yok?..

Demekle kastettiğini varın siz çıkartın.

Bu konuyu açtığım yerde bana bazı hemşehrilerimiz:

– Madem Abacılar ve Müderrisliler yürüyecekti; yemeklerini de onlar versin, demezler mi..

İşte o zaman insan cidden çileden çıkıveriyor.

– Be mübarek zat… Abacılar ve Müderisliler asfalt için yürüyeceklerse bunda sadece kendi menfaatleri yoktur, o asfaltlanacak yoldan Abacılar Mahallesi’nin geçtiği kadar 18 mahalle 38 köy halkı da gelip geçecek.

Böyle tutarsız düşünce ve düşüncesiz sözleri sarf edenlerin halen Yalvaç’ta bulunabileceğine şaşmamalı artık. Ve bir de bu sözlerden sonra şurayı da burayı da asfaltlayıversinler diye konuşurlar.

Uzun sözün kısası, bize hizmet için gelmiş olanlara vicdanen ve insani olarak ilgi göstermiyorsak bile menfaatlerimiz için ilgi gösterelim.

Zira yukarıdaki sözleri sarf edenlerden ancak bu şekilde ilgi göstermesi istenebilir. (28 Eylül 1970, Sayı: 84)

 

YALVAÇ TARİHİ

Yazan: Muzaffer TÜTÜNCÜ – İlker SÜER

Ali Rıza Efendi Kütüphanesi

Halkın okuma ihtiyacını gidermek ve bilhassa yetişecek nesle büyük çapta hizmetleri olan, kültürel faaliyetlere yer veren büyük bir kütüphanesi vardır. Kütüphaneyi tesis eden Hacı Ali Rıza Efendi Yalvaç’ın Salur Mahallesi sakinlerinden olup Görgü Orta Mahallesi sonradan yerleşen bilgin Hakim (Kadı) Hacı Ali Rıza Efendi tercüme-i halini (biyografisi) Kaşif-ül Gumum adıyla yazdığı risalesi ve Kütüphanesine bıraktığı bizzat Hacı Ali Rıza Efendi’nin el yazmalı eserlerini inceleyen Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Kütüphanecilik bölümü son sınıf öğrencisi A. T. Tütüncü’nün hazırladığı mezuniyet lisans tezi, profesörler kuruluna tevdi ettiği ve bir nüshası kütüphanede mevcut eserin 23. Sayfasından 44. Sayfaları arasındaki bilgiler önemine binaen aynen alınmıştır. A.T. Tütüncü eserinde: Kütüphanenin kurucusu Ali Rıza Efendi.

Yalvaç’ın mütevazı sinesinde yetişen ve yetmiş iki yıllık ömrünü devamlı çalışmak, eserler istinsah etmek ve bunlara şerhler ve haşiyeler yazmakla geçiren, aynı zamanda kütüphanenin de kurucusu olan bu muhterem kişiyi elimizden geldiği kadar tanıtmaya gayret edeceğiz.

Hayatının yarısından fazlasını çeşitli vilayetlerin kaza ve liva hakimliklerinde geçiren, Türkiye’nin pek çok yerine seyahat yapma imkanı bulan Hacı Ali Rıza Efendi’nin asıl ilmi şahsiyeti bile büyükçe bir eser yazmaya zemin teşkil edeceği kanaatindeyim. Hacı Ali Rıza Efendi’nin yaşadığı yıllarda kaza ve livalarda birer Şer’iye (İslam şeriatına uygun olarak kurulan mahkemelere verilen isimdir), birer de Bidayet (Zamanımızın Asliye Mahkemeleri görevini yapan müesseseler mahkemeleri vardı. Niyabet (kadılık vekilliği) vazifesinde bulunan kimse bu ili vazifeye birden bakardı, mahkemenin kayıtlarını da bizzat kendisi tutardı. Bu oldukça yorucu ve çalışma isteyen bir iştir.

Hacı Ali Rıza Efendi, bütün bu yorucu çalışmalarından sonra geriye kalan vaktini de yine çalışmaları ile geçirmiş, geceleri boş kalan zamanını eser yazmaya, istinsah etmeye vermiştir. Dimağı bir asra yakın zaman işleyen kişilere pek nadir rastlanır, gerek kütüphanede mevcut bir levhada, gerekse bir makalede Hacı Ali Rıza Efendi’nin hayatını (Kaşif-ül Gumum min el umum) adlı eserinin sonuna eklediğine dair kayıtlar var ise de adı geçen eseri baştan sonuna kadar tetkik ettirdik. Kaynaklarda bahsedilen “Tercüme-i Hal” ine rastlamadık. Belki bu tercüme-i hal ayrı olarak yazılmış ve söz konusu eserin içerisine önceleri konmuş olabilir. Makalenin yazarı Sayın Seyfi Yalvaçer yazısını hazırlarken buradan faydalanmış, sonradan kitabın içine konulmamış olabilir. Veyahut sonradan düşmüş olabilir. Fakat diğer eserlerinde de böyle bir tercüme-i haline rastlamadık. (28 Eylül 1970, Sayı: 84)

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.