logo

reklam

Kuraklık riski Isparta merkez ve Senirkent başta olmak üzere bölgemize alarm veriyor

Ülkemizin Göller Bölgesi olarak bilinen Isparta ilimiz ve ilçelerimizde, son yıllarda yaşanan kuraklık sorununun gelecekte daha da büyüyebileceği, zaman zaman yapılan bilimsel araştırmalarla da ortaya konuluyor.

Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri İbrahim Dursun ve Ahmet Alper Babalık tarafından yapılan ve Türkiye Ormancılık Dergisi’nde yayımlanan “De Martonne-Gottman ve Standart Yağış İndeksi yöntemleri kullanılarak kuraklığın belirlenmesi: Isparta ili örneği” başlıklı araştırma çalışmasında, bölgemizde son otuz bir yıllık yağış verileri incelenerek, gelecekte yaşanabilecek kuraklık riskiyle ilgili öngörüler sunuldu.

Dursun ve Babalık tarafından yapılan çalışmada, kuraklığın belirli bir zaman diliminde topraktaki nem yetersizliğini, yetersiz yağış veya yağışsız periyotları ifade eden bir kavram olduğu ve kuraklığın zamansal ve alansal özelliklerini belirlemek için farklı kuraklık indisleri kullanılmakta olduğu kaydedilerek şu bilgiler verildi:

“Bu çalışmanın amacı kuraklık indislerinden De Martonne-Gottman ve Standart Yağış İndeksi (SYİ) yöntemlerini kullanarak Isparta ilinde kuraklığı belirlemektir.Bunun için Atabey, Eğirdir, Isparta (Merkez), Senirkent, Uluborlu ve Yalvaç Devlet Meteoroloji İstasyonlarından alınan 31 yıllık (1990-2020) yağış ve sıcaklık verileri kullanılmıştır.

De Martonne-Gottman yöntemine göre yapılan değerlendirmeler sonucunda Atabey, Eğirdir, Isparta (Merkez), Uluborlu ve Yalvaç ilçelerinin “Step (Yarı Kurak)-Nemli” arası iklim tipinde olduğu tespit edilirken, Senirkent ilçesinin “Yarı Nemli” iklim tipinde olduğu belirlenmiştir.

Bununla birlikte çalışma alanının SYİ’ye göre aylık yağış verileri kullanılarak 1, 3, 6, 9 ve 12 aylık SYİ değerleri ile alandaki kurak ve yağışlı dönemlerin şiddeti, büyüklüğü ve dağılımı tespit edilmiştir. Araştırma alanının genelinde normale yakın kuraklık dönemleriyle karşılaşılmıştır. SYİ 12 aylık değerleri göz önüne alındığında kuraklığın en uzun sürdüğü dönem Yalvaç ilçesinde 67 ay (Eylül 2004 – Mart 2010) olarak belirlenmiştir.

12 aylık SYİ değerleri için kuraklık oluşum yüzdeleri incelendiğinde en fazla oranın %52.3 ile Isparta (Merkez)’da olduğu tespit edilmiştir.”

Dünyada kişi başına kullanılabilir su miktarının yıllık olarak kategorize edildiğini belirten araştırmacılar, bu miktar 1000 m³’ten az ise su fakiri, 1000- 2000 m³ arasında ise su kıtlığı bulunan, 2000 m³’ten fazla ise su zengini ülkeler şeklinde nitelendirilmekte olduğunu kaydedip, “Bu bağlamda ülkemizde, yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.400 m³ olup, Türkiye su zengini bir ülke değil, su stresi altında bir ülke durumundadır.” görüşünü aktarıyorlar.

Çalışmada De Martonne-Gottman ve SYİ yöntemleri kullanılarak Isparta ilinin kuraklık durumu belirlenmeye çalışıldığını kaydeden Dursun ve Babalık, “Böylelikle Türkiye’nin göller bölgesi olarak adlandırılan bu coğrafyada meydana gelen iklim değişimi ile kuraklık durumunun gelecekte nasıl olacağına yönelik çalışmaların yapılmasına ve gerekli önlemlerin alınmasına da olanak sağlanacaktır.” diyerek, kullandıkları yöntemle ilgili olarak da şu bilgileri veriyorlar:

“Çalışma alanı olan Isparta ili, Akdeniz Bölgesinde, Toros dağlarının kuzeyinde göller yöresi olarak adlandırılan lokasyonda yer almaktadır. Isparta’nın yüzölçümü 8933 km2’dir. İlin doğusunda Konya ili, batısında Afyon ve Burdur illeri, kuzeyinde yine Afyon ili, güneyinde ise Antalya ili bulunmaktadır. Isparta ili, Akdeniz iklimi ile Orta Anadolu’da hüküm süren karasal iklim arasında geçiş bölgesinde yer almaktadır. Bu nedenle il sınırları içerisinde her iki iklimin de özellikleri kendini göstermektedir.

Uzun yıllar ortalamalarına göre Isparta’da yıllık ortalama sıcaklık 12.6 oC, yıllık toplam yağış miktarı ise 519.5 mm’dir. Çalışmada, gerekli meteorolojik verilerin temin edilebildiği Atabey, Eğirdir, Isparta (Merkez), Senirkent, Uluborlu ve Yalvaç ilçelerinde bulunan meteoroloji istasyonlarına ait 31 yıllık (1990-2020) yağış ve sıcaklık değerleri kullanılmıştır.

Çalışmada, Isparta ilinin kuraklık durumunu ortaya koymak için De Martonne-Gottman İndisi ve SYİ iklim sınıflandırması ile kuraklık analizi yapılmıştır.”

 

YALVAÇ İLE İLGİLİ BULGULAR

Yapılan çalışmada, Yalvaç ile ilgili olarak şu bulgular paylaşılmıştır: “Yalvaç ilçesi için Çizelge 4 incelendiğinde, “yarı kurak’’, “yarı kurak-nemli arası” ve “yarı nemli” iklim sınıfları tespit edilmiştir. Yarı kurak iklim sınıfının 1990, 1993, 2006-2009 arası, 2011 ve 2020 yıllarında hakim olduğu belirlenmiştir. Yarı kurak-nemli arası iklim sınıfının 1992, 1994-1995 arası,1997-1998 arası, 2000-2005 arası, 2010, 2012-2014 arası ve 2016-2019 yıllarında olduğu saptanmıştır.

İlçede 1991, 1996, 1999 ve 2015 yıllarında “yarı nemli” iklim sınıfı gözlemlenmiştir. Ayrıca çalışma alanında 1990-2020 ortalaması olan 13.49 indis değeriyle genel olarak “yarı kurak-nemli arası” iklim tipinin hakim olduğu görülmektedir.

Bu sonuçlar da MGM (2016)’nin Yalvaç ilçesi için belirlediği iklim özelliği ile benzerlik göstermektedir. Uçar vd. (2019)’nin Senirkent, Uluborlu ve Yalvaç ilçelerine ait kuraklık sonuçlarıyla bulgularımızın benzerlik gösterdiği söylenebilir. Bununla birlikte yapılan araştırmada kurak sınıflar arasında normale yakın kuraklık görülen ayların sayısının diğer kuraklık sınıflarına göre daha fazla olduğu belirtilmiştir. Bu durum da araştırmamızdaki sonuçlar ile uyumludur. Senirkent, Uluborlu ve Yalvaç ilçelerine ait SYİ sınıflarının dağılımlarına bakıldığında da benzer bulgular görülmektedir. Kurnaz (2014) tarafından yapılan çalışmada Türkiye’nin 2007-2008 ile 2013-2014 dönemlerinin kurak geçtiği bildirilmiş olup, bu durumun araştırmamızla (Senirkent, Uluborlu ve Yalvaç istasyonları için) benzerlik gösterdiği söylenebilir.”

Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri İbrahim Dursun ve Ahmet Alper Babalık, çalışmalarının sonuç bölümünde de bölgemiz ile ilgili elde ettikleri bulguları ve öngörülerini şu şekilde aktardılar:

“Isparta ilinde kuraklık analizi ve kuraklığın izlenmesi amacıyla yapılmış olan çalışmada, De Martonne-Gottman yöntemine göre yapılan değerlendirmeler sonunda 1990- 2020 iklim periyodu için yıllık bazda hangi istasyonların hangi yılda kurak veya nemli olduğu ortaya konulmuştur. Bu bağlamda genel olarak kuraklık indis değerlerine göre yapılan kuraklık sınıflandırılmasına bakıldığında Atabey, Eğirdir, Isparta (Merkez), Uluborlu ve Yalvaç ilçelerinin “step (yarı kurak)-nemli” arası iklim tipinde olduğu tespit edilirken, Senirkent ilçesinin “yarı nemli” iklim tipinde olduğu tespit edilmiştir.

SYİ yöntemine göre yapılan değerlendirmeler sonunda araştırma alanına ait 1990-2020 yılları arasındaki yağış verileri kullanılarak 1, 3, 6, 9 ve 12 aylık periyotlarda kuraklık sınıfları için olasılıklar belirlenmiştir. Belirlenen olasılıklar incelendiğinde araştırma alanının genelinde “normale yakın kuraklık” döneminin hakim olduğu görülmektedir. Şiddetli ve çok şiddetli dönemlerin ise çok seyrek olduğu görülmüştür.

SYİ 12 aylık değerleri incelendiğinde kuraklığın; Atabey istasyonunda 27 ay (Aralık 1992 – Şubat 1995), Eğirdir istasyonunda 31 ay (Mayıs 1999 – Kasım 2001), Isparta (Merkez) istasyonunda 31 ay (Mayıs 1999 – Kasım 2001), Senirkent istasyonunda 20 ay (Ekim 1992 – Eylül 1994 ve Ocak 2000 – Aralık 2001), Uluborlu istasyonunda 30 ay (Mart 2012 – Ağustos 2014) ve Yalvaç istasyo[1]nunda ise 67 ay (Eylül 2004 – Mart 2010) sürdüğü tespit edilmiştir.

Değerlendirilen dönemde 12 aylık SYİ değerleri için kuraklık oluşum yüzdeleri Atabey, Eğirdir, Isparta (Merkez), Senirkent, Uluborlu ve Yalvaç istasyonlarında sırasıyla; %39.8, %47.0, %52.3, %51.3, %46.4 ve %42.6 olarak belirlenmiştir.

12 aylık kuraklık oluşum yüzdeleri incelendiğinde Isparta (Merkez) ve Senirkent istasyonlarında %50’den fazla kuraklık ihtimalinin görüldüğü, diğer istasyonlarda ise %50’ye yaklaştığı görülmektedir.

Bu durum çalışmanın yürütüldüğü tüm ilçelerde kuraklık riskinin az ya da çok olduğunu fakat en fazla kuraklık riski altında Isparta (Merkez) ve Senirkent ilçelerinin bulunduğunu ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, küresel iklim değişikliği ile su kaynaklarında meydana gelen azalmalar ve kullanılabilir su kaynaklarının bilinçsiz bir şekilde tüketilmesi kuraklık oluşumunu ciddi bir şekilde etkilemektedir.

Dünyanın birçok bölgesinde hissedilen kuraklık olgusu beraberinde açlık, kıtlık ve işsizlik gibi sosyo-ekonomik olumsuzluklardan dolayı toplumlar üzerinde kalıcı ve istenmeyen durumları ortaya çıkarmaktadır.

İklim değişikliğinin etkileri doğrultusunda, ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz havzası her geçen gün kuraklığa daha da müsait hale gelmektedir. Türkiye genelinde yağışların genel olarak azalma eğiliminde olduğu düşünüldüğünde, Türkiye gibi yağış rejimi bölgeden bölgeye farklılık gösteren ülkelerde bu olgu daha da büyük bir önem taşımaktadır.

Bu bağlamda kuraklığın tespitinde kullanılan SYİ ve De Martonne-Gottman yöntemleri kıyaslandığında De Martonne-Gottman yönteminin daha ayrıntılı olduğu görülmektedir. De Martonne-Gottman yönteminde kullanılan parametrelerin fazla olmasının yöntemin hassasiyetini arttırdığı söylenebilir. De Martonne-Gottman yönteminde yağış verileri ile sıcaklık verileri birlikte kullanılmaktadır. Diğer taraftan SYİ sadece yağış verisi baz alınarak hesaplanan bir yöntemdir. Böylelikle sıcaklık verilerinin etkisi ile De Martonne-Gottman indisinin kuraklığı daha etkili gösterdiği düşünülebilir. Bununla birlikte araştırmada De Martonne-Gottman yöntemi ile SYİ yönteminin tamamen aynı olmasa da benzer sonuçlar verdiği görülmüştür.

Isparta ili, iklim sınıflandırmasında yarı-kurak ve yarı nemli bir bölge içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle, kuraklığın izlenmesi ve önceden gerekli önlemlerin alınması büyük önem arz etmektedir. Geçmiş dönemlere ait yağış verilerinin analizi ile kuraklık alanı, süresi ve şiddeti elde edilebilmektedir. Böylece geçmiş yıllarda meydana gelen kuraklık olgusunu ortaya koymak bir bölgede gelecek dönem için kuraklığın tahmininde büyük önem taşımaktadır. Kuraklık, izlenebildiği takdirde etkilerini en aza indirmek, alansal ve zamansal değişimini takip etmek mümkün olabilmektedir.”

Etiketler: » » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.