logo

KUL HAKKI İÇİN


Prof.Dr. Hulusi Doğan
hulusidogan@mu.edu.tr

Kıymetli okuyucularım, bugüne kadar eğitim hayatımda öğrencilerime sürekli dürüst olmalarını öğütledim. Onlara da bu konuda hep örnek olmaya çalıştım. Bu nedenle çok da sıkıntılar yaşadım. Öğrencilerime her tür meslek, makam ve gelir sahibi olabileceklerini ancak hiçbir zaman doğruluk ve dürüstlükten ayrılmamalarını vurguladım. Ayrıca siyasi görüş ve düşüncemi de eğitim hayatıma hiçbir şekilde yansıtmamaya özen gösterdim. Ancak uzmanlık alanımla ilgili konularda da asla görüş beyan etmekten, doğruları söylemekten kaçınmadım. Bugün bir eğitim ve yönetim uzmanı olarak alanıma giren bir konuyu sizlerle paylaşmakta büyük yarar görüyorum. Bunu ayrıca ülkem ve  öğrencilerim adına da bir vicdani sorumluluk olarak addediyorum.

Dün itibariyle bir öğrencim bana bir personel alım ilanı attı. Yüksek lisans yapan ve akademisyen olma hayali taşıyan bu öğrencim çok üzgündü. İlk önce pek anlam veremedim. Ancak ilanı inceleyince neden üzüldüğü ve umutsuzluğa kapıldığını anladım.

İlanda “pazarlama ve reklamcılık” bölümüne öğretim elemanı alınacağı belirtiliyordu. İlan şartı ise aynen (birebir) şöyleydi: “Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi alanında doktora yapmış olmak. Tarama sözlüğünden Kamusi Türkiye anlam değişmeleri, Yabancı Dil Olarak Türkçe, Okuma alışkanlığı, Konuşma/Yazma Kaygısı ve Sözcük Öğretimi konularında çalışmaları olmak”.

Öğrencim haklı olarak “pazarlama ve reklamcılık” bölümüyle “Türk Dili ve Edebiyatı” arasında nasıl bir ilişki olduğunu sordu. Kendisine bir cevap veremedim. Asıl ikinci sorusu daha da zorlayıcıydı. Türk Dili ve Edebiyatında doktora yapmış olan birinin yabancı dili nasıl Türkçe olur? dedi. İnanın buna da cevap veremedim. Kendisine ancak ilgili kurum/birimle iletişime geçmesini tavsiye ettim.

Kıymetli okuyucularım buradan hoşgörünüze sığınarak herkese, özellikle yöneticilerimize bir çağrı yapmak istiyorum. Sevgili yöneticilerim, sevgili büyüklerim, kardeşlerim.Toplumda birey hata yapabilir ve bu hataların bedelini kendisi öder. Ancak öyle hatalar, yanlışlar vardır ki bu bireyin dışına çıkar ailesine, topluma, hatta ülkeye zarar verebilir. Yöneticiler bu anlamda çok daha hassas konumdadırlar. Toplumun gözü önündedirler. Verecekleri doğru kararlar, gösterecekleri güzel davranışlar hem toplum, hem de kendi dünya ve ahiret hayatları için büyük kazanımlar olacaktır. Ancak aksi durumlar toplumda kalıcı ve derin yaralar açacak, özellikle kul hakkına girmiş olacaklardır. Bu anlamda belki mevzuata uyarak/uydurarak/zorlayarak, ya da bilerek, bilmeyerek “pazarlama ve reklamcılık” bölümüne “Türk Dili ve Edebiyatı” alanında eğitim görmüş birini alabilirsiniz. Ancak binlerce, milyonlarca gencin hayalini, umudunu ve güvenini de kırmış olabilirsiniz. Unutmayalım ki bu gençler gelecek peşinde zorluklar içinde mücadele veriyorlar ve ben buna yıllardır şahidim. Ülkemiz ve aileleri onlardan beklenti içindeler. Bir bireyin mutluluğu, bir ülkenin ve milletin geleceğinden daha büyük ve önemli değildir. Gençlerimizin hayalini ve bu ülkeye olan güven duygusunu sarsmaya hiçbirimizin ama hiçbirimizin hakkı yok. Lütfen yanlış anlaşılmalara neden olabilecek eylem, söylem, karar ve ilanlardan kul hakkı adına kaçınalım. Milyonların hakkını almamak için liyakat, liyakat, liyakat diyorum.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...
  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...