logo

İNSANLIĞI KURTARACAK SEVGİDİR

 

Prof. Dr. Mehmet ÖZHANLI   

İnsanlığın şuan içinde bulunduğu durumu en iyi F. Nietzsche’nin şu cümlesi “… bizi taşıyan buz tabakası o kadar inceldi ki hepimiz ılık rüzgârların sıcak ve tehlikeli nefesini hissediyoruz.” tanımlamaktadır. Nietzsche’nin bu sözü, dünyayı ve insanlığı büyük bir felakete sürükleyen ahlaki yozlaşmayı açıklamak için kullanmıştı.

Sadece menfaatlere ve ticarete dayanan bir ahlakın savunulmasının yaratacağı felaketin insanlığın sonu olacağı öngörüsü, -maalesef- Nietzsche’nin söylemiş olduğu bu sözle gerçekleşti.Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile ideolojiler yüzünden yaşanmış-diğer- felaketler, insanlara büyük acılar yaşattı.Hiçbir kötülükten ders çıkarmayan,sevgiden yoksun taşlaşmış yüreklere, bencilleşmiş egolara, kibirle körleşmiş aç gözlere sahip olan insan, kendisiyle birlikte diğer canlıların ve de doğanın yok olmasına sebep olmuş ve olmaya da devam ediyor… Kurtuluş sevgidedir. Nietzsche’den yaklaşık 2300 yıl önce hakkında ölüm cezası verilen Sokrates’in son sözü eğitimciler tarafından dikkate alınmış olsaydı bu kadar büyük acılar yaşanmazdı. Sokrates, kendisini öldürmeye çalışanlarda dâhil olmak üzere hiç kimseden şikâyetçi olmadığını; sadece insanlardaki kin, nefret ve kıskançlık duygularından şikâyetçi olduğunu ve eğer insanları eğitip bu kötü duygulardan arındırabilirsek, dünya üzerindeki büyük kötülüklerin sona ereceğine inanmaktaydı. İnsanlardaki kin, nefret ve kıskançlık duyguları yerini sevgiye bıraktığında, her şeyin güzel olacağına inanan Sokrates, bu yolda canını verdi. O’nun uğruna canını verdiği sevginin ölümsüzlüğü, O’nu da ölümsüzleştirdi.

Günümüze kadar birçok kitaba ve sohbete konu edilmiş olan sevgi, Platon’un “Şölen” adlı diyaloğunda olduğu gibifelsefi derinlikte ve çarpıcı örneklerle ele alınmamıştır. Pelias’ın kızı Alkestis’in kocasının yerine ölmeyi kabul etmesindeki gerçek sevgisinin Tanrı tarafından bile kutsal görülüp yer altı dünyasından çıkmasına müsaade ettiği tek kişi olması, sevginin gücündedir. Pausanias’ın ağzında sevginin çeşitleri sunulurken, insanı mutlu kılan ve yücelten“Tanrısal Sevgi”ile insanı alçaltan bedenin isteklerine bencilce hizmet eden“Orta Malı Sevgi” ayrımı, insandaki sevgi anlayışını çok iyi tanımlar. Sokrates’in “Bilgelik Sevgisi” tanımı ise sevginin ve bilginin ölümsüzlüğünü taçlandırır. Ancak sevginin tanrısallığını Hesiodos’un evrenin yaradılışını anlattığı “Theogonia”sından öğreniriz. Başlangıçta khaos vardı. Khaos’tanGaia (Yer/Toprak) çıktı. Birde ezeli ve ebedi olan sevgi/aşk (Eros) vardı; yani Hesiodos sevgiyi bir Tanrı olarak değerlendirir ve khaosa karşı en büyük güç olarak gösterir.

Evrenin ve insanın hamuru sevgiyle (Eros) yoğruldu. İyi ve güzel olan her şey sevgiyle başladı, onunla devam etti ve de kurtuluş yine sevgiyle olacaktır. İnsanın karanlığını aydınlatan, sevginin ışığıdır. Tanrının insanı canlandırmak için üflediği nefesi sevgiydi.Bundan dolayı insan sevgisini tamamlayan öbür yarısını yani kendisini canlandıran O büyük sevgiyi arar durur. İnsanın kurtuluşu, bu tanrısal nefestedir.

Sevginin olmadığı yürek, içindeki tanrısal ışık sönmüş, karanlık, soğuk bir zindandır. Maalesef on yıllardır insan, Karanlıklar Prensi’nin yönettiği, tanrısal ışığını söndürmüş, zifiri karanlık beyni ve sevgisiz yüreği olan varlıklara dönüşmüş durumdadır. Bu kendini beğenmiş, kibirli, vicdanı kurumuş zorba varlık, evrene ve diğer canlılara yapmış olduğu kötülüklerle kendi sonunu da getirdi. Kendini çok zeki, yenilmez ve her şeye muktedir sanan bu kibirli varlığın aslında bir zavallı olduğunu, küçücük bir virüs gösterdi. O güçlü varlık (!) bugünlerde saklanacak yer arıyor. Sokrates gibi binlerce insanın canı pahasına insanlara öğretemediği sevginin gücünü ve iyi ahlaklı olmayı, bu virüs çok çabuk öğretti.

İnsan her şeyi yasaklayabilir, engelleyebilir, yok edebilir; bir tek şeyi engelleyemez; o da “SEVGİ”dir. Sevgi hiçbir devlet, sınır, yasak ve ırk tanımaz; yaradılış mitlerinde olduğu gibi ezeli ve ebedidir. İçinde böylesine ölümsüz bir güç olan insanın başka bir şeye ihtiyacı yoktur ve sevmek çok kolaydır, onun için doğal olmak yeterlidir. Ancak, kötü olmak zor ve yorucudur. Onu tasarlamak ve gerçekleştirmek için çok zamana ve enerjiye ihtiyaç vardır. Dünyanın ve biz canlıların başına gelen bütün bu felaketlerin sebebi kötülüklerdir. Artık bütün kötülükleri iyileştiren sevginin kutsal ışığının karanlık güçlerin saltanatına son verme zamanı geldi ve geçiyor.

İnsanın kurtuluşunun anahtarı insanın kendi içindedir. Yüreğindeki sevginin ışığını söndürmediği sürece insan, bütün karanlıkların, kötülüklerin ve zorlukların üstesinden gelebilir. İnsanı virüsten ve içine düştüğü korkudan kurtaracak ve yeniden mutlu yaşamasını sağlayacak tek şey sevgidir. İnsan fabrika ayarlarına geri dönmeli diğer canlılara ve doğaya zarar vermeden onlarla birlikte iyi ahlaklı yaşamayı öğrenmeli ki bir daha böyle virüslerle karşılaşmasın. Kurtuluş gerçek kutsal sevgidedir. Sevmekten korkmayın. Unutmayın! Ne kadar çok severseniz o kadar çok mutlu olursunuz.

Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.