logo

İNSAN VE TERBİYE ETME ÖZELLİĞİ

İnsanı diğer canlılardan ayıran en tehlikeli özellik; doğayı, diğer canlıları, kendi türünü ve her şeyi terbiye edip değiştirme çabasıdır. İnsan, hiçbir şeyi olduğu gibi kabullenemez, mutlaka onu değiştirerek kendi doğrusuna getirmeyi üstüne vazife edinir.

Bu vazife kötülük ve acıların en büyük sebebi olur. Önce yasak elmayı yiyerek dünyasını cehenneme çevirdi; üretim yapabilmek için ıslah etme bahanesiyle bitkileri aşılayarak dönüştürdü; ardından avlayıp yediği hayvanları evcilleştirme adı altında habitatlarını ve biyolojik yapılarını kendi hizmetine uygun biçimde değiştirdi… Doğadaki diğer canlıları terbiye ettikten sonra sıra kendi türüne geldi. Kendi yaşadığı aileden başlayarak köyünü, kentini terbiye eden insan, komşu kentlere saldırarak onları da “UYGARLAŞTIRMA” bahanesiyle kendi doğrusu çerçevesinde şekillendirmeye çalıştı.

Bireyin başlattığı terbiye işi toplumsallaşarak devletleşti ve devletler sahip oldukları güç ile yetkilerini kullanılarak acı dolu bir “UYGARLAŞTIRMA” sürecini başlatmış oldular. İmparatorluğa dönüşen bireyin, terbiye etme düşüncesi büyük bir sömürü sistemini yarattı. Sümerler, Akadlar, Hititler, Mısır ve Assur İmparatorluklarının tebaalarına ve komşuları olan halklara, en doğruyu yaptıklarına inanarak, silah zoruyla terbiye etmeyi kendilerine hak gördüler. Antik Yunan Polisleri, “Yunanlı” olmayan bütün halkları barbar olarak isimlendirdi ve Büyük İskender’le dünya halklarını, Yunan kültürü çerçevesinde terbiye etmeye kalktılar. Roma İmparatorluğu yollar açarak, büyük yapılar inşa ederek, kılıç zoruyla barbar diye nitelendirdiği yerli insanları kendi doğrusu çerçevesinde eğiterek 1500 yıl sömürdü. Museviler, bütün ekonomik zenginliklerini sağlayan Mısır Firavunlarını dinsizlikle suçlayarak insanlığın kurtuluşunu kendi dinlerinde olduğu iddiasını savundular. Haçlı seferleri sapkın gördükleri diğer inançlara sahip insanları, İsa Mesih’in yolunda terbiye etmek için milyonlarca insan öldürüp büyük acılar yaşattılar. Cihatçılar, kâfir ve münafık gördüğü insanları doğru inanca kılıçlarıyla getirmek için çok kan döktüler. Romanın kendilerine uyguladığı terbiye mirasını kullanan İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Almanlar, Hollandalılar, Portekizler ve İspanyollar dünyanın büyük bir bölümünü sömürerek uygarlaştırdıklarını iddia ettiler ve hala da ediyorlar. Uygar olduğunu iddia eden halklar Hindistan yarım adasını, Afrika, Avusturalya ve Amerika kıtalarında yaşayan insanları ve diğer canlıları, kendi uygarlıkları doğrultusunda “TERBİYE” ederek asimilasyon yaparak, büyük bir kısmını yok ettiler. Amerika Kıtasına ayak basan İspanyollar, ilkel gördükleri yerli kabileleri uygarlaştırıp doğru yola getirmek için büyük bir katliam ve asimilasyon gerçekleştirdiler. Devletleşen Amerika, dünyanın birçok yerinde özellikle Afrika Kıtasından getirdiği siyahi insanlara, köle olarak yıllarca büyük acılar yaşattı ve hala dünyanın birçok yerine medeniyet adı altında korkunç acılar yaşatmaya devam etmektedir. İnsanın daha iyi yaşaması için en uygun sistemin sosyalizm olduğunu iddia eden V. Lenin ve J. Stalin, zorla terbiye etmek istediği Asya halklarının yüz binlercesini katlettiler… Alman Irkının üstünlüğünü diğer halklara kabullendirmek isteyen Hitlerin, yaşatmış olduğu acıların gözyaşları henüz kurumadı.

Görüldüğü gibi terbiye etme olgusunu, insanların doğru ve daha rahat bir yaşam sürsün diye yaptığını söyleyen insanoğlu, onlara ve diğer bütün canlılara büyük acılar yaşatmış ve yaşatmaya da devam edecek gibidir… Oysa hayvanların dünyasına bakıldığında, hiçbir hayvanın kendi türünün ve diğer bütün hayvanların yanlış yaşadıklarını iddia edip onları terbiye etmeye kalkmadığı görülecektir. Ne yazık ki insan her şeyi kendisine vazife edindiği gibi terbiye etmeyi de kendine hak görmektedir. Dini, ırkı, ideolojileri ve ekonomiyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak yaptığı kötülüğe kendince haklı bir gerekçe sunan insan, her şeyi kendince terbiye etme huyundan vazgeçmediği sürece yaşanan ve yaşatılan bütün acılar da bitmeyecektir.

Artık insanı ve diğer canlıları eğitmekten/terbiye etmekten vazgeçin, bir rahat bırakın! Bırakın herkes kendi doğasında olduğu gibi yaşasın! Her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi öğrenin artık! Tanrının kelamını sopa, kılıç, tabanca ve atom bombası gibi kullanarak insanı, diğer canlıları ve doğayı zorla düzeltmekten vazgeçin! Üzerinde yaşadığınız doğayı katletmeden diğer canlılarla eşit, insanca yaşamayı öğrenin! Madem terbiye etmeye pek meraklısınız o zaman kendinizi doğaya ve diğer canlılara karşı terbiye edin! Doğayı katledip diğer canlıların doğalarını mutasyona uğratmaya devam ederseniz ve kendinizi terbiye edemezseniz Korona isminde toz kadar küçük bir virüs çıkıp sizi terbiye eder!…

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.