logo

Dünya Küçülürken


Ünal Örnek
unalornek@hotmail.com

20. yüzyıl biterken neler düşünmüştük değil mi? Gelişen teknolojinin insanları bir araya getireceğini, sınırların kalkacağını düşünmüştür. Doğu ve Batı Almanya arasındaki duvarlar kalkarken, İngiltere ve Kuzey İrlanda’daki sorunlar bir ölçüde çözülürken, Sovyet Blogu dağılırken, en gelişmiş ulaşım araçları ve güzel yollar dünyayı kaplarken, internet teknolojisi yayılırken sevinmiştir. Yeni çağın insanlığı bağnazlıktan çok birbirine yaklaştıracağını ümit etmiştik.

İnternetin sağladığı imkanlarla dünyanın bir ucunda bile olsa kaybettiğimiz dostlarımızı bulmuştuk. Aramızda din dil ve ırk ayrımının kalkmaya başladığını düşünüyorduk.  Yeni dostluklar, arkadaşlıklar, işler ve aşklar kuruluyordu aramızda. Dünyanın her köşesindeki güzellikleri ve kötülükleri görmeye, yalan haberleri bile artık görmeye ve çözmeye başlamıştık. Sosyal medya yaşamımızın ve iş dünyasının her alanına girdi.

21. yüzyıl beklentilerin çok olduğu, ancak ümitlerin boşa çıktığı bir yüzyıl olmaya başladı. İnsanları yaklaştıracağı düşünülen dijital çağ kötülükleri beraberinde getirdi. Bu bahar rüzgarı gerçekte bazı çevrelerin işine gelmedi. İnsanların sınır aşan duyguları ve dostlukları kimilerin korkuttu. Sömürüden beslenenler insanların dinini, ırkını ve mali zaaflarını kullanan kesimler dünyadaki kucaklaşmayı çekemediler.

Barışı beklerken savaşların ve göçlerin olduğu bir dönem girdik. İnsanların sosyal medyada sınır tanımadan birbirini kucakladığı günümüzde siyasilerin ve ticari çevrelerin doyumsuz bencil davranışları ve insanlık dışı hırsları adı konmamış dünya savaşının önünü açtı. Sosyal medyayı bile sahte hesaplar ve tetikçileri ile donattılar. Ülkelerde yarattıkları zayıf yönetim yapıları ile oynayarak toplumsal huzur ile birlikte dünyanın beklediği huzurlu bir dönem beklentisini boşa çıkardılar.

Onbir eylül ile başlayan yalanlara, sahte kurgulara dayalı bahanelerle yaratılan düşmanlık ve savaş ortamı gerçekte tüm dünyayı sardı. Her yerde ayni yalanlarla ve kurgularla ortasya çıkan çatışmalar dostlukları değil düşmanlıkları körükler hale döndü. Paralı askerlerden yaratılan sahte örgütler ve gruplar her yeri kan gölüne çevirdi.

Savaşlar, insanların çığlıkları ve göç yollarında insanların yaşadıkları bir bilgisayar oyununa ve canlı televizyon programına dönüştü adeta. Sahte insanlık havarileri bir taraftan kan kusan silahları satarken, diğer taraftan medya araçlarını timsah gözyaşları ile yardım kampanyaları ve projelerinin propagandaları ile donattılar. Ama yinede  yalanlarının sosyal medyada ortaya çıkmasına engel olamıyorlar. Oynanan kirli oyunlar ortaya çıkıyor. Küçülen dünyada iyilikler kadar kötülüklerde ortaya hızlı çıkıyor.

Dijital teknolojilerle ve hızlı ulaşım ve haberleşme araçları ile küçülen dünyamızda barışı beklerken savaşları görmek canları acıtırken, kanlı oyunları ortaya koyanlar çok kolay görünüyor. Bu fotoğraf karşısında dünyanın her yanında tepkiler artıyor. Rant peşinde çevreyi ve insanlığı yok eden iş çevreleri, bunlara aracı olan ve seyirci kalan siyasiler, her dinden yüreklerinde gerçekte allah korkusu olmayan sahte din adamları güç kaybediyor. Onlar her geçen gün artan paraları ve lüks yaşamları ile yoksullaşan insanlarla alay ederken onların insanlık için değil kendi maddi menfaatleri ve yerlerini korumak için çalıştıkları ortaya çıkıyor.

Dünya küçülüyor, biliyoruz ki ortaya çıkan tablo hiç de iç açıcı değil. Kan ve gözyaşı ile dolu. Ancak başlangıçta kötü olaylar yaşasak da, oynanan oyunlara bugün için engel olamasak ta, gelecek için ümitler devam ediyor. Onca oyuna rağmen insanların kalpleri birbirine yaklaşıyor. Dostluklarımız artıyor. Ceplere ve kalplere yönelik sahte maddi ve manevi vaatlerin yalan olduğu ortaya çıkıyor. Dünyanın her yanında yalancıların mumu sönüyor.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...