logo

Depremin Vurmadığı Kentlerin Yöneticileri ve Yaşayanları Ne Yapmalı

Maraş merkezli meydana gelen, 10 ilin tamamını etkileyen ve on binlerce insanın ölümüne sebep olan depremin, Malatya ayağında enkazda kız kardeşimin, eşinin ve iki oğlunun cenazelerinin çıkarılmasında bizzat bulunmuş biri olarak; depremden etkilenmeyen illerin yöneticilerinin ve orada yaşayanların böyle korkunç bir acı yaşamamaları için acilen ne tür önlemler almalarına yönelik önerilerimdir:

Ülkedeki herkes ve birçok yabancı ülke, deprem bölgesine ve depremzedelere ellerinden geldiğince yardım ettiler ve etmeye devam etmektedirler. Ancak, gün duygusal düşünüp, trajedilere kapılıp, melankoliye bağlama günü değil. Depremin vurmadığı illerde, acilen her an deprem olacakmış gibi hazırlık yapılması gereken bir gündeyiz. Elâzığ merkezli 2020 yılında meydana gelen deprem, fay hatlarının birbirini tetiklediğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Birinci derece deprem bölgesinde bulunan ülkemizde, deprem fay hatlarının geçtiği yerler detaylı bir biçimde bilinmektedir. Bu fay hatlarının üzerinde ya da kenarında sayısız kent ve yerleşimin olduğu da bir gerçektir. İşte bu konuda hiç zaman kaybetmeden kentlerin ve yerleşimlerin tamamında zemin etütleri yapılmalı, binaların tamamı ciddi denetimlerden geçirilmelidir. Bu iş dost – akraba,yandaş – yoldaş farkı gözetmeksizin yapılmalıdır. Hiç tereddüt etmeden yaşamaya elverişli olmayan çürük binalar ve kaçak katlar belirlenmeli, boşaltılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.

Binalardan uzak parklarda bir deprem sırasında insanların güvenliğini sağlayacak ve ihtiyaçlarını karşılayacak istasyonlar hazırlanmalı. Bu istasyonlarda yerleşimin sayısı kadar çadır, ısınma ekipmanları, gıda vb. malzemeler stoklanmalıdır. Binaların altında ve etrafında yapılmış oto parklar iptal edilmeli ve araçlar sağlam kalabilecekleri alanlara park edilmelidir. Çünkü deprem sonrasında en kurtarıcı örgeler araçlardır.

Doğal gazı, elektriği, içme suyunu ve kanalizasyon sistemlerini böyle bir zamanda tek elden hemen devre dışı bırakabilecek bir mekanizma oluşturmalı ve bu alanın depreme dayanıklı bir şekilde yapılması sağlanmalıdır.

Kentlerde bulunan özel – resmivinç, kepçe vb. araçların tam bir dökümü yapılmalı ve bu tür araçların deprem anında acilen kullanılabilmesi için bir yönetmelik ve organizasyon düzenlenmelidir. Jeneratör, farklı ebatlarda kablolar, ipek halatlar,hilti, demir makası, çekiç, kriko, balyoz, kazma, kürek vb. aletler yeterince sayıda temin edilmeli ve kullanıma hazır bir düzenleme içerisinde tutulmalıdır.

Enkazlarda çalışacak AFAD vb. oluşumlarda bulunan niteliksiz, hiçbir yeteneği ve becerisi olmayan torpilliler işten çıkarmalı ve bu kurumlarda çalışan insanlar, tıpkı askerler gibi her gün ciddi eğitimlerden geçirilmelidirler. Buna İtfaiyeler de çalışanlar da dahil. Kesinlikle şişman, yaşı ilerlemiş, fiziki kusuru bulunan ve en önemlisi olaylara ideolojik, ırksal ve dinsel yaklaşan insanlar bu kurumlara alınmamalıdır. Bu kurumlarda, enkazlardan çıkacak başı ezilmiş, kol ve bacakları kopmuş, barsakları deşilmiş ceset görmekten korkmayacak, kötü kokulardan tiksinmeyecek elemanlar istihdam edilmelidir. Ama en önemlisi valiliklerin ve belediyelerin ilgili bölümlerinde ve AFAD gibi kurumlarda organize becerisi olmayan, bilgili hızlı karar verebilme yeteneğine sahip olmayan kişileri yönetim ve karar mercilerine getirmemeli. Çünkü, bir afet anında bu kişilerin organizasyon bozukluğu ve karar verememelerinden dolayı; gönüllü ekiplerde organize edilemiyor ve tam bir kaos ve karmaşa ortamı meydana geliyor.

Kentlerde, ilçe ve köylerde bulunan yapıların tamamının planları çıkartılmalı, AFAD vb. kurumlarda arşivlenmelidir. Bir deprem sırasında en çok işe yarayan şeylerden biri enkaza dönüşmüş binaların planlarını bilmektir. Çalışmalar, konutların planlarına göre yapıldığında sonuca daha çabuk ulaşılıyor.

İnsanların evlerinde almaları gereken önlemler ve deprem anında yapmaları gereken davranışlar ciddi eğitimlerle verilmelidir. Bir deprem anında binaların kolonları yıkılmasa bile bütün duvarlar patlıyor ve yıkılıyor. Duvarların önüne konan dolap vb. şeyler ölümcül bir maddeye dönüşüyor. Evlerin içerisinde yapılan alçı vb. tavanlar da ölüm ve yaralanma sebeplerinden bir diğerdir.Köylerde müstakil evleri bulunup, şehirlerde yaşayanlar bu evlerinde yakacak, gıda vb. şeyleri ihmal etmeden stoklamalarında fayda var.

Malatya depreminde gördüğüm beş yüzün üzerinde cesedin neredeyse dört yüzü, başından darbe alarak hayatını kaybetmişti. Bunlar, deprem sırasında kapı eşiklerine sığınanlar ve dışarı çıkmaya çalışanlar. Sağ ya da yaralı kurtulanlar yataktan kendini yere atıp cenin pozisyonunda yatanlardı.

Artık, kapitalizmin sunduğu aldatıcı şatafatlı, konforlu ve tüketici yaşam biçiminden vaz geçip; doğanın gücü karşısında aciz varlıklar olduğumuzu kabul etmenin tam zamanı. Doğanın gücüne karşı hurafelerle, dualarla duramayacağımızı; akıl, bilgi ve teknolojinin iyiye kullanılmasıyla bu doğal felaketlerden az can kaybı ve zararla çıkabileceğimizi öğrenmemiz gerekiyor. “Doğaya paralel ve ona uyumlu yaşam”kesinlikle önceliğimiz olmalıdır.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.