logo

Black Friday: Kara Cuma’dan Efsâne Cuma’ya…


Kemal ÇOPUROĞLU
ozyalvacgazetesi@gmail.com

Modern çağ, çok hızlı gelişen teknoloji ile birlikte  pek çok yeniliği ve kolaylığı insanlığın hizmetine sunmuş fakat  çeşitli problemleri de berâberinde getirmiştir.

Modern çağın teknoloji çığırıyla birlikte global- kapitalist sermâye, aynı hız ve şiddetle kendisine yeni kaynaklar yaratmaya devam ediyor.

İhtiyaçları ölçüsünden öte, sınırsızca, sorumsuzca tüketmeyi ve harcamayı alışkanlık hâline getirmiş olan tüketim  toplumu, tam bir cinnet hâliyle elindekini avucundakini hoyratça, gözü dönmüşcesine savurmayı bir psikolojik tatmin aracı hâline getiriyor.

İnsanların bu zayıf noktası yine başka insanların; dünya üzerindeki sermâye sahiplerinin, para baronlarının işlerine geliyor, onlar da daha fazla kazanma hırsıyla mallarını, global dünya pazarında akıl almaz reklam ve düzenbazlıklarla pazarlıyorlar. Bu pazardaki yerleri, yıl içerisinde kutlanan meslekî günler,  sevgililer ve diğer benzeri günlerdeki  hediyeleşmelerden tutunuz da iftar sofralarına kadar giren, zararları, insan sağlığı açısından tartışmalı gıdalara kadar büyük bir alanı oluşturabiliyor.

Geçmişte feodalitenin, ya da  tam bir devlet hâkimiyetinin  sermâyeye  egemen olduğu eski toplum düzeninden ferdî ekonomik hürriyetlere geçiş yapıldığı iddiâ edilen bugünkü toplumlarda da aslında durum eskisinden çok  farklı değil. Dünyâ üzerindeki hemen bütün toplumlarda sermâye, hâlâ belirli kişilerin, âilelerin tekelinde ve global ekonomi onların davranışlarına göre şekil almakta.

Bununla birlikte emek sömürüsü özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tam gaz devâm ediyor.

Şâirin şiirinde;

“Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” yakınma ve ironisinde olduğu gibi bir manzara arz eden bu durum uçurumu  gittikçe arttırıyor.

Sermâye ve emek sınıflandırmasını,  ” üsttekiler ve alttakiler” şeklinde adlandıracak olursak üsttekilerin hâllerinden oldukça memnun görünmesine karşılık alttakiler de hâllerinden bir o kadar şikâyetçi ve memnuniyetsiz görünmekteler.

Yâni yüzyıllar öncesine dayalı sermâye- emek ilişkisi, kölelik vs.gibi terimleşmiş ifâdeler ayrıntılarda değişerek bugünkü şeklini alsa bile öz ve maksat yönünden hiç de değişmemiş görünüyor. Yine karın tokluğuna çalışan yüz binler vs…

Hâl böyleyken alttakiler, kendilerini sömürdüklerini, ezdiklerini iddiâ ettikleri üsttekilerin değirmenine ha bire su taşımaktan geri kalmıyorlar. Bu manzara; “perhiz-lâhana” deyimini hatırlatır nitelikte…

Bu tezat örneklerinden bir tanesi de  yaşadığımız günler içerisinde kundaktaki bebeklerden tutunuz da mezârdaki ölülerin bile duyduğu, bangır bangır bağırtısıyla kulaklarımızı tırmalayan ve pırıltılı. Işıklı reklamlarıyla gözümüzü kamaştıran,  Amerikan orijinli ve Türkçe’ye “Kara Cuma” olarak tercüme edilen; “Black Friday” yâni “Kara Cuma”ifâdesinin, ekseriyeti muhafazakâr Türk toplumu tarafından geçmiş yıllarda tepki görmesi üzerine yerli sermâyedarların çark ederek;  “Muhteşem Cuma,” “Efsâne Cumâ,” Müthiş Cuma” gibi isimlerle süsleyip satışa sundukları mallarla ilgili sözde indirim kampanyalarıdır.

İyi güzel de hem içmeye ayran bulamadığından şikâyet eden, hem de bu “Black Friday” günlerinde  gecenin belirli saatleri arasında ellerinde kredi kartlarıya sanal alışveriş mağazalarının başında nöbet bekleyip alışverişlerini yaptıktan sonraki  rahatlık hâli ve mutlulukları yüzlerine vuran “alttaki”lerin bu cinnet hâlini izâh edebilecek var mıdır acaba?..

Zarurî ihtiyaçlar istisnâ tutulacak olursa, bunun adı açgözlülük ve doymazlıktır.

Keşke biraz daha sâde ve gösterişten uzak yaşamasını öğrenebilseydik o zaman belki kendimize ve topluma karşı daha samimî olabilirdik.

Etiketler: » »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...
  • ADA DOĞURAN GÖL

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Bugün dünyamız ve ülkemiz için en büyük tehlike  kuraklık, kıtlık ve  açlıktır. Bunun için dünyayı istedikleri kalıplara sokan, dünyaya şekil veren kapitalizm düzeninin küresel şirketleri dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta bu maksatla; laboratuvar kökenli salgın hastalıklar, KULLANDIRTTIKLARI ilaçlar, aşılar, gübreler, böcek ilaçları=zehirler, soğuk, sıcak dünya ve uzay savaşları ile havada, suda, karada, hatta uzayda ekosistem tahriplerini devreye sokmaktadırlar. Elbette ülkemiz de bu olumsuzluklardan fazlasıyla...