logo

BİLİM VE AKADEMİDE ETİK


Prof.Dr. Hulusi Doğan
hulusidogan@mu.edu.tr

Günümüzde sıkça kullanılan kavramlardan bir tanesidir etik. Kimi zaman ahlak kavramıyla da karıştırılabilmektedir. Etik, felsefenin bir alt dalı olarak insan eylemleriyle ilgili uyulması istenen genel kabul görmüş ilke ve değerleri konu edinir. Ahlak ise insanın doğuştan ya da sonradan kazandığı tutum ve davranışların bütünü olarak ifade edilir. TDK sözlüğünde de ahlak “bir toplumda insanların uymak zorunda oldukları davranış biçimleri” olarak tanımlanmaktadır. Bu anlamda ahlak bir toplumdaki olumlu-olumsuz davranış biçimlerini ifade ederken, etik daha çok uyulması istenen davranış biçimlerinin nedenleriyle ilgilenmektedir. Kısacası işin felsefi yönünü irdelemektedir. Örneğin ahlak bizlere yalan söylememeyi, güvene ihanet etmemeyi, verilen sözleri tutmayı öğütlerken, etik “verilen sözlerin neden tutulması, neden yalan söylenmemesi, neden güvene ihanet edilmemesi” gerektiği yönündeki ilke ve değerleri sorgulayıp, açıklamaya çalışmaktadır. O nedenle ahlak somut olay, olgu, davranış ve kişilere indirgenebilirken (ahlaklı kişi ya da ahlaksız kişi gibi), etik daha çok belirli bir grup (meslek, iş grubu vb) ya da toplumca genel kabul görmüş ilkeler ve bunların nedenleri üzerinde durmaktadır.

Her alanda olduğu gibi akademik alanda da etik özellikle liyakat, hak, adalet, kurumsallaşma gibi temel değerler açısından hayati önem taşımaktadır. Bilimde etiğin önemi çok boyutlu ve derinlemesine tartışılması gereken bir konu olmakla birlikte, bilimde nelerin etik olup olmadığını bazı örneklerle sıralamakta yarar görüyorum;

  • Başkasına ait bir araştırmayı, çalışmayı ya da buluşu sanki kendisi yapmış, bulmuş ya da icat etmiş gibi ortaya koymak,
  • Başkasına ait olan düşünceleri bilimsel araştırma ve çalışmalarında kaynak göstermeden kullanmak,
  • Bilimsel araştırmayı asistanlarına ya da öğrencilerine yaptırıp onlara yer vermemek, onlardan hiç söz etmemek,
  • Bilimsel araştırmasını ya da tezini para ya da ahlaki olmayan bir çıkar karşılığında başkalarına (akraba, eş, dost, arkadaş, kurum, kuruluş vb) yaptırmak,
  • Bilimsel araştırmayı hiç yapmadan, sanki yapılmış gibi sunmak,
  • Elde edilen verileri, sonuçları değiştirerek, çarpıtarak yayımlamak bilim etiğine aykırı davranışlar olarak bilinmektedir.

Bunların yanı sıra,

  • Kendi alanının dışında sanki o alanın uzmanıymış gibi görüş belirtme ve çalışmalarda yer alma,
  • Hak edenleri değil eşi, dostu, akrabası, yandaşı, kendi ideolojisi ve inancında olanları mesleğe alma, atama ve yükseltme,
  • Özlük hakları ve liyakatlarına göre değil, kendi ideolojisi ve inancını savunanlara kadro ve makam verme,
  • Ehliyet ve liyakatlarına göre değil, kendisini üst makamlara tanıtacak ve taşıyacak kişilere kadro ve makam verme,
  • Astları ve emri altında olanları kişisel çıkarlar doğrultusunda kullanma (memurlara, öğrencilere makale, kitap yazdırma, iş verme vb)
  • Dil, din, inanç, cinsiyet, memleket vb doğrultuda ayrımcılık yaparak not verme, atama yapma, kadro ve makam verme,
  • Makam ve yetki gücünü baskı, kapris ve intikam aracı olarak kullanma,
  • Para, makam, mal, mülk karşılığı ders, diploma verme; sınıf geçirme, araştırma yapma da bilim etiğine aykırı davranışlardır.

Ancak tüm bunların yanı sıra;

  • Kişisel hırs, makam ve beklentiler doğrultusunda bilim etiğine aykırı davranış ve ahlaksızlıkları görmezden ya da duymazdan gelme,
  • Yalan, yanlış ve haksızlıkları unvan ve makam beklentileri doğrultusunda görmezden gelme,
  • Yönetimin bilimsel, demokratik, yasal ve etik olmayan istek, davranış ve uygulamalarına sessiz kalma, hatta bireysel çıkar ve beklentilerle destek verme,
  • Bilimsel yeterlilik ve çalışmalardan çok yalakalık, evet efendimcilikle, gerdan kırarak, el öperek, bel bükerek belirli unvan ve makamlara gelmeye çalışmak da bilim etiğine aykırı davranışlar olarak sıralanabilir (Burada öğrenci ya da meslektaşına gayri-ahlaki gözle bakanları dile getirmiyorum. Zira onları bilim adamı ya da eğitimci olarak zaten değerlendirmiyoruz).

Bu tür etik dışı davranışların bilim yuvalarında ne kadar yaygın olduğuna siz karar veriniz. Ancak bilim etiği konusunda benim de büyük ölçüde yararlandığım, kıymetli büyüğüm Prof. Dr. Veysel SÖNMEZ (ve Doç. Dr. Füsun ALACAPINAR ) Hocamın “Bilimsel Araştırma Yöntemleri” başlıklı eserini sizlere tavsiye ederim. Selam ve sevgiyle.

Etiketler: »
Share

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ANTİOKHEİALI YAŞLI KADIN

    25 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Üçüncü cemre düştüğünde, karlar erimeye başlamıştı. Kentin sokaklarında eriyen karların suları, bulanık bir şekilde akmaktaydı. Bir zamanlar düzgün taş döşeli olan sokaklar artık bütün özelliğini kaybetmiş, kanalizasyon sistemi tıkanmış, sular caddenin yüzeyinde sessizce akmaya başlamıştı. Bahar güneşinin sıcaklığı kendini iyice hissettirirken, yaşlı kadın kahvaltısını yapmış, mutfağın penceresinden güneşin ışıklarını izleyerek, derin düşüncelere dalmıştı. On üç yaşında evlenip geldiği bu evde geçirmiş olduğu günlerin hayaline dalmıştı ki, hizm...
  • TANRIYA KARŞI HATA YAPMAYACAKSIN

    16 Nisan 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Erkenden uyanan Pomponius avludaki çardağın altında oturmuş; yorgun, boş bakışlarla etrafına bakınıyordu. Auxanousa günaydın diyerek gelip karşısındaki sandalyeye oturdu. Pomponius gözünün ucuyla ona bakarak; “bir haftadır senin yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum. Yatakta dönüp duruyor ve durmadan sayıklıyorsun.” Auxanousa mahcup bir biçimde başını hafif öne eğerek, her gece aynı rüyayı görüyorum. Oğlumuz Terentius karşımda durup bana bakıyor. Bakıyor dediysem o ela güzel, sevgi dolu gözleriyle değil. Zift gibi bir siyahlıkla dolu göz çukurları...
  • Öğretmen ve Üniversite

    10 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Sümerli eğitmen ve şair Ludingirra, günümüzden 4000 yıl önce “Mademki biliyorsun, niye öğretmiyorsun”  diyerek bilginin ve öğretmenin önemini çağlar ötesinden seslendirmiş. “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir olur mu” ilahi tebliğinde bilgilenmenin, öğrenmenin ve Hz. Ali’nin “Bana Bir Harf Öğretenin 40 Yıl Kölesi Olurum” sözlerinde öğretmenin önemi en güzel şekilde ifade edilmiş. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, İstiklal savaşında düşmanla olduğu gibi; Cumhuriyetle birlikte “Ülkemizi dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkartmak”, ...
  • Ramazan Amca’nın Duâsı

    07 Aralık 2023 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    “Sen kendüye ne sanursan ayruğa da anı san. “      Hacı Bektaş Velî 19 yıl önce... Geçirdiğim kalp rahatsızlığı nedeniyle üniversite hastanesinin kardiyoloji servisinde yatıyorum. Oda arkadaşım Ramazan Amca, 80-85 yaşlarında bir Alzheimer hastası... Refakatçisi olan yakınlarından öğrendiğimiz kadarıyla geçmişte çiftçilik yapan bu amcamız  boylu poslu;  ileri derecede görme rahatsızlığı olduğu için kalın camları olan gözlük takan, konuşmayı seven birisi.  Bizi tanımak istiyor; kendimizi tanıtıyoruz, on dakika sonra aynı şeyleri yine soruyor ve...